29 Temmuz 2010 Perşembe

Perşembenin Gelişi

1 yorum


Galatasaraysozlukte olsun, ekşide olsun çeşitli oluşumlarda olsun bakıyorumda kimi Barış'a, Sarp'a, Ayhan'a kızmış; kimi Rijkaard'a ateş püskürüyor Emre çolak, Musa, Cana dururken bu arkadaşlar niye oynatıldı diye. Herkesin kendince haklı bir gerekçesi vardır ama teknik ekibe bu kadroyu sunup eksikliklere adam gibi bir tane dahi transfer yapmayan "mali denge" ile kafayı bozmuş yönetimin basiretsizliğini yadsımayalım. Yönetim bu gün nasıl bir ateş ile oynadığını biraz olsun kestirmiş olsa gerek. oynadıkları ateş bu gün tur atlanması halinde basitçe eli yakmış olabilir ama uzun vadede ortaya çıkan başarısızlıklarda kimlerin neresi yanar kestirilemeyen budur.
Galatasaray Spor Kulübünü'nün futbol şubesi özellikle bu sezon rezalet şekilde yönetiliyor. gerek izlenen transfer politikası, gerek teknik ekibe "başarılı olmak zorunda" gibi sözlerle verilen buram buram baskı kokan destek, gerekse yönetimdeki en başarılı adamın sindirilmesi ile noktalanan büyük anlaşmazlıkların ufak bir sonucu dün alınan başarısız sonuçla dışa vurmuş oldu. Keita satıldığı gün bazı arkadaşlar "işte canım seneye 2'ye 3'e satmaktansa şimdi 8'e satarız parayı kurtarırız" demişlerdi. Lütfen bırakalım şu işleri futbolda para önemli ama bu kervan başarı ile yürüyor kulübü tamamen paraya odaklarsan taraftarı hiçe sayarsın. Tıpkı 15-20 gün öncesine kadar Kewell'ın durumunun netlik kazanmaması gibi.. Eğer politikan günü gelince her oyuncunun satılmasından ibaret ise o politka ile ağızınıza sakız ettiğiniz o istikrarı nasıl yakalayacaksınız acaba ? Bu gün rijkaard'ın elinde geçen seneki takım olsa ve hazırlık kampı o futbolculardan oluşsaydı kendisinden 4-5 gömlek aşağada olan bu takım karşısında turu sıkıntıya sokan bu sonuç kesinlikle alınmazdı. Şu soruların cevabı o kadar zor olmasa gerek:

1- Keita'yı "Aman kardeşim bir kaç sene sonra piyasası olmaz hazır sıcak parayı bulmuşken satalım" deyip gönderen, Elano'yu "Seneye Dunga da yok Brezilya milli takımında da olmaz elden çıkarmak gerek" düşüncesi ile kendince şark kurnazlığı yaparak göndertmek isteyen Rijkaard mıdır ? Şu takımda hala Florya'da idmana çıkarılan barış özbek'e, ayhan akman'a, mustafa sarp'a alternatif oluşturulamamasının sorumlusu teknik ekip midir ? yönetim özellikle 2010-2011 sezonu itibari ile rijkaard'ın isteklerini ne ölçüde yerine getirmiştir ? Dünyaca ünlü bir teknik direktörü türkiye'ye getirirken bulundukları vaatlerin kaçını şu an gerçekleştirmişlerdir ?

2- Herkes kaleciden dem vuruyor ama kapalı kapılar arkasında neler konuşulduğu belli değil. acaba rijkaard yönetimden bir kaleci istedi mi ? yönetim malum gerekçesi "mali kriterler" i öne sürerek bu isteğe olumlu ya da olumsuz bir cevap verdi mi ?

3- Adnan Sezgin ve Polat, takımda sayısı hiçte az olmayan yeteneksiz, basiretsiz, bu formayı kaldıramayacak oyuncular yerine Polak ve Grella isimli iki oyuncunun peşinden ne gibi vasıfları olduğu için koşmaktadır ? Teknik ekibin önüne çıkıp "mali kriterlerimiz buna el veriyor" diyebilmek, dünyaca ünlü bir teknik adama verilen sözleri yerine getirmeyip geçen seneki süper kadroyu bozmak, her sene istikrar istikrar diyip takımın içine dinamit yerleştirmek ancak inanılmaz bir tezatla her sene neşteri yanlış yere vurup takımın dengelerini alt üst etmek nasıl bir anlayışının ürünüdür ?

4- Adnan Polat geçen sezonun sonunda "Takımda köklü değişiklikler yapacağız" derken bu değişikliği ilk olarak neden Keita ile yaptı ? Bahsi geçen yeteneksiz oyuncular yerine hangi yerli oyuncular alınabildi ? Yeteneksiz oyuncular hala bu takımda kalırken takımın en yetenekli oyuncuları neden para uğruna gözden çıkarıldı ? Bu nasıl bir "mali denge" anlayışıdır ki şu takım orta sahadaki bu vasıfsız elemanların yerine koca transfer döneminde eli yüzü düzgün tek bir yerli oyuncu alamamıştır ? Adnan Polat'ın dediği kadrodaki köklü değişiklik neden lafta kaldı ?

5-Bu seneki transfer politikasının geçen sene ile mukayese edilirse 180 derece değişiklik gösterip rahmetli özhan canaydın dönemine geri dönüş yapmasının arkasındaki sebep nedir ? son birkaç sene itibari ile "marka değeri" oluşturan futbolcular transfer ederek büyüyen galatasaray'ı küçültmek nasıl bir akıl ürünüdür ? Yönetim neden açıkça paranın bittiğini söylemiyor ? Söyleyemiyor ? Acaba mali genel kurulda aklanabilmek için mi maaşı yüksek oyuncular elden çıkartılıyor ?
....
Sorular böyle uzar gider. ama şunu söyleyebilirim ki şu şartlar altında hömkürecek en son isim varsa o da Rijkaard'tır. Elindeki malzeme bellidir. Verilmek istenen malzemelerde bellidir. Şu an ki futbolcu yapısı ile "güzel futbol" sevdalısı Rijkaard'tan total futbol fantezisi beklemek imkansızdır. Bunu daha önce de söyledim, yönetim bu transfer politikası ve yapmak istediği icraatleri ile Rijkaard'ın da kimyası ile oynuyor.Hani adamı yıpratmanın bundan daha iyi bir yöntemi de olamaz. Kalburüstü, ihtiyaçları üstünkörü karşılayacak bir futbolcu olarak Grella'yı alırsınız, Polak'ı alırsınız 2-3 vasat futbolcu daha getirisiniz sonrasında futbol adına işler yolunda gitmez, kötü sonuçlar gelir, sağda solda "teknik ekibin istediği futbolcuları aldık ama olmadı" dersiniz sezon arasında da hollandalıyı postalarsınız iş biter ! Hem böylece Rijkaard'ın da yıllık 3 milyon euro civarındaki maaşından da kurtulmuş olursunuz, ne güzel geğil mi ? Yönetim olarak siz zaten üzerinize düşen görevi yaptınız, teknik ekibin isteklerini harfiyen yerine getirdiniz. Tebrikler galatasraay yönetimi !

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Rijkaard'tan Lucescu Yaratmak İsteyen Yönetim

0 yorum


Lincoln ile Leverkusen maçında soyunma odasında yaşanan, ancak Fenerbahçe başkanından beklenebilecek bir hareket ile yaptığı ve o zaman zorbalık olarak nitelendirdiği davranıştan sonra Haldun Üstünel kendisi hakkındaki fikirlerimi bir anda alaşağa etmişti ;ama bu gün bir kez daha anlıyoruz ki Fenerbahçe'ye Ortegaları, Anelkaları getiren Hakan Bilal Kutlualp neyse galatasaray'a Elanoları, Kewelları, Keitaları, Dos Santosları getiren Haldun Üstünel'de bizim için oymuş meğerse. Keşke şimdi de birilerine kafa göz dalsaydı da şu yönetimde kalsaydı diyorsam, o gün yaptığını zorbalık bu gün ise "yeterki kalsaydı" kılıfına sokuyorsam durumun vahameti ve Galatasaray için ifade ettiği değeri varın hesap edin.
Dos santos'un transferini çok iyi hatırlıyorum. Santos'a düzenlenen, kendisinin bile hayalet görmüşçesine nereye indiğini şaşırdığı, şahşahalı karşılamadan sonra Ntv hava alanında o şahşalı karşılamadan kurtulmayı başaran Haldun Üstünel ile ufak bir röportaj yapmıştı. Üstünel'de her zamanki mütevaziliği ile "transfer bir ekip işidir, lütfen bu transferleri bir tek bana mal etmeyin." gibi laflar etmişti. bundan önceki transferlerde de basına yaptığı açıklamalarda hep bu sözlerini tekrarlar dururdu üstünel. Peki, filmi ileri saralım. Onun mantığı ile gidelim, transferleri haldun üstünel'e mal etmeyelim ve bu çerçevede transferlere haldun üstünel'in gidişinden sonra gelenlere ve bu gelenlerin galatasaray'ın marka değerine olan katkılarına bir kere daha bakalım:

2010-2011 sezonu itibari ile Adnan Sezgin'in Haldun Üstünel'in deyimi ile ekip işi olan transferlerde etkin rol üstlendiği dönemde gündeme gelen ve alınan oyuncular: lorik cana, vince grella, juan pablo pino, çağlar birinci, serdar özkan, mehmet batdal, kim kallström vs..

Haldun Üstünel'in transferde aktif rol üstlenirken gündeme gelen ve takıma kazandırılan oyuncular, yani 2009-2010 sezonu: keita, elano, milan baros, leo franco, jo alves, giovanni dos santos, ( bu dönemde yurt içindeki transferler ile adnan sezgin'in ilgilendiği biliniyordu)

Daha önceki sezonlarda transfer edilen carruscaları, inamotoları; lincolnleri, kewelları bu listeye dahil bile etmiyorum. Eğer elinizde vasat futbolculardan bir şeyler oluşturacak bir teknik kadro varsa değil inamotoları, isterseniz San Marinolu bir futbolcu alın o takımda sırıtmaz. bu mesele değil.Burada söz konusu olan elindeki teknik direktörünü dahi doğru düzgün tanımadan onun oyun sistemine randıman sağlaması şüpheli olan futbolcuları almaktır. Rijkaard geçen sene başarısız olmuş olabilir bunun çeşitli sebepleri de olabilir. Sakatlıklar, rijkaard'ın ilk sezonu olması, yabancı futbolcuların ilk sezonda uyum sıkıntısı çekmesi bunda bir etkendir. Ama o kaliteli kadroyu bozup " o kadar para veriyoruz olmadı madem öyle biz de değişiriz rijkaard'ta bize uyar" diyip kalburüstü futbolcular ile ilgilenmek ne kadar mantıklıdır ? Rijkaard'ın elinde mevkiisinde tam olarak istediklerini gerçekleştiremeyen oyuncular ile neler yapabileceği tam bir soru işaretidir. Ama elinde kaliteli futbolcular varken yapabildikleri Barcelona örenğinde ortadayken geçen seneki kadro ne akla hizmet bozulur ? Barcelona'yı uç bir örnek olarak söylemiyorum zira Galatasaray'ın geçen seneki oyuncu kadrosu öyle ya da böyle iyi bir teknik direktör ile bu ligte birkaç takviye yapılarak "güzel futbol" anlayışına uygun futbol oynayan bir takım olabilirdi. Ama bir seneyi, istikrar adına kasadan çıkacak paraları hesap edip onu bunu satmak ve küçülmek rijkaard'ın oluşturmak istediği güzel futbol anlayışına uygun mudur ? Küçük futbolcular ile büyük başarılar elde etme stratejisi kulüp tarihi boyunca sadece 30-40 yılda bir bu takımın başına gelebilecek lucescu gibi mucizevi bir adamın hünerinde başarıya ulaşmıştır. Nitekim bunu gerek beşiktaş'ta, gerekse galatasaray'da gerçekleştirmiş, istediği transferler limitsizce yapılınca ise shaktarı uefa şampiyonu yapmıştır. Şimdi ise biz "total futbol, göze hoş gelen oyun felsefesi" ekolünden gelen Rijkaard ile lucescuculuk oynuyoruz. yönetim rijkaard'tan kendi felsefesinden vazgeçip, kalbur üstü futbolcular ile bir şeyler yapmasını istiyor. bir nevi "değişim" açılmı gibi komedi açılımlar yaparak olayı şirin göstermeye çalışıyor. Rijkaard'tan değişimi beklemek ve kendisinin bile sonunu tam olarak kestiremeyeceği yeni bir oyun felsefesi oluşturmasını istemek kumar değil de nedir ? Güzel futbol isteyen taraftarı nasıl tatmin edebilir bu sene Rijkaard'tan isteneler? teknik direktörü yıllarca başarıya ulaşacağı felsefesinden vazgeçirip mecburiyetler neticesinde kumara yöneltmek takıma ne kazandırır ? Rijkaard bu sene galatasaray'da oynatmak isteyeceği futbol felsefesini daha önce çalıştırdığı takımlarda uygulama imkanı bulup başarıya ulaşabilmiş midir ? Herkes biliyor ki bu teknik ekip bu topraklara herkesin hayalini kurduğu, Barcelona modeli göze hoş gelen futbolu Galatasaray'a uygulatması için getirildi. Peki onun elinden bu felsefeye uygun olan Elano'yu, Kewell'ı, Santos'u alıp 2-3 milyon dolara alınan futbolcular ile bu boşlukları doldurmaya çalışmak Rijkaard'tan mucizeyi istemek değildir de nedir ? Şunu diyorum ben güzel futbol hepimiz biliyoruz ki kaliteli futbolcular ile oynanır. Kaliteli futbolcular takımdan bu sene itibari ile bir bir koparılırken yerine rahmetli Özhan Canaydın döneminde gündeme gelen futbolculara benzer isimlerin getirileceği gündemi meşgul ediyor. Grella, Polak vs..Madem böyle bir küçülme hamlesi söz konusuysa güzel futbol için getirdiğiniz sonra da bir bir aslarını aldığınız Rijkaard macerasına gireceğinize yollasaydınız Rijkaard'ı bu sene fas'a giden Gerets'i getirseydiniz. Hem bu hayalperestlikte olmazdı ama Rijkaard'tan Lucescu olmasını beklemek kesinlikle çok büyük bir hayalperestlik ve yönetim aciziyeti. Nitekim bu sene gündeme gelen oyuncular net bir şekilde bunu işaret ediyor.
Kısaca bu sezon yönetim ateş ile oynuyor. Zarın nasıl geleceği belli değil. Keita ile yapılamayanın Serdar Özkan ile yapılacağını beklemek, Pino'nun sıçrama yapacağını ummak malesef büyük beklentiler. evet gerçekleşme ihtimali elbette var ama geçen seneki formlardan bir yorum yaparsak yapacağımız tek değerlendirme beklenti oluyor Güzel futbol ekolünden gelen bu adama listesinde olmayan, kalbur üstü oyuncuları sunarak başarıya ulaştırmaya çalışmak, bildiği oyun felsefesinden vazgeçirmek çok büyük bir macera. Rijkaard'a geçen seneki kadro bozulmadan bir sene daha verilemli, en azından anlayışına daha uygun olan o kadro mutlaka korunmalıydı. Tarumar edilecekse de o teknik kadro en azından bundan sonraki sezon dağıtılmalı ve küçülme stratejisi madem öyle o zaman teknik ekiple beraber uygulanmalıydı. Şimdi ise yepyeni bir macera bekliyor hollandalıları. Ucuz etin yahnisinden krallara layık bir sofra oluşturmak. Sözü tekrar haldun üstünel'e getirirsek kendisi bir teknik direktörün orta bütçeli bir takımda çalışmak isteyeceği transfer becerisine sahip yegane yöneticilerden biriydi. nitekim o gittikten sonra gündeme gelen oyuncular ve oluşan transfer stratejiisi gözler önünde. Rijkaard'ı çok taraftar olarak çok seviyorum. Ama yönetimin bu saçma sapan transfer politikasının gerek Galatasaray'a, gerekse teknik ekibe zarar vermesinden imtina ediyorum.

20 Temmuz 2010 Salı

Galatasaray Bizim İçin Sıradan Rakip

0 yorum


Ben de özel bir rakip diyeceğini umut etmiyordum zaten. Yine taraftarına şirin görünmek, için yapılan bilinçsizce saçma sapan bir açıklama. Daha önce ki versiyonlarıda 4-5 senelik kaptanına dayılanmış, tribünlere 6 işareti falan yapmıştı. Türk futbol tarihine Emre Belözoğlu kadar antipatik bir futbolcu daha gelmeyecektir. O derece ki artık insanlar bu adam milli takımda gol attığında dahi sevinemeyecek duruma geliyorsa burda hiç kimse sevinmeyen, sevinemeyen taraftara kızmasın. Rakibine saygı duymayan bir insanın rakipleri tarafından da saygı görmesini bekleyemezsiniz.

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Rijkaard'ın Son Sezonu Mu ?

0 yorum

Rijkaard'ın kontratı bu sezonun sonunda bitiyor. Ben seneye değil de ondan sonraki seneye bakıyorum, başımızda böyle bir teknik direktör varken bir gün gitmesi beni çok korkutuyor. Hele hele Fatih Terim'in hala bir takım ile anlaşamaması o korkularımı daha da perçinliyor. Yönetimin önünde ciddi bir yol ayrımı var iki sene sonra. Ya Rijkaard'ı ikna edecekler ya da Rijkaard ile sözleşme yenilenmiyecek(yenilenemiyecek). Açıkçası ben gelecek sezon Rijkaard'ın çok istememe rağmen Türkiye'de kalacağını sanmıyorum. Özellikle 2010-2011 sezonunun kamp aşamasında yönetim hiçte olumlu referanslar vermiyor. Kamp çalışmaları başladı ama rapor edilen aksaklıklara dair istenen oyunculardan nokta atışı transfer babında "Lorik Cana" hariç hiçbiri oyuncu henüz alınmadı. Alınsa bile kamp çalışmalarına, oyuncunun mental hazırlığına Rijkaard'ın büyük önem verdiğini biliyoruz. Geçen sene gerek Elano'nun, gerekse Keita'nın haftalar sonra doğru düzgün forma şansı bulduklarını bizzat gördük. Bu bağlamda yönetim hocanın kafa yapısı ile hiçte uyuşmuyor. Rijkaard oyuncuların bir an önce alınıp takıma adapte olmasını en iyi şekilde lige hazırlanmasını isterken yönetim hala çingene pazarlığı peşinde. Bunun dışında Kewell: "Rijkaard beni istiyor." demesine karşın yönetim sakatlığı bahane ederek bu gün belki de Çağlar Birinci'ye sunulan bir teklif ile Kewell'ın kapısını çalıyor ve transfer hususunda ısrar etmiyor. Dos Santos'un da teknik ekip tarafından istendiğini biliyoruz ama yönetim değil opsiyon kullanmak, pazarlığa bile girişmedi. Bunların Rijkaard'ı memnun etmediği kesin bir şey. Kim olursa olsun istediği yapılmadığı zaman mutsuz olur. Kafasındaki başarı şablonuna uygun sistemin oluşturulması adına bu planlara dair gerekli olan yapı taşları oluşturulmadı mı bir teknik adamın mucize babında gelecek başarı ile avunup kulüpte kalması zor. Malesef ki sadece Türkiye'de değil dünyada başarısızlıkların faturası teknik direktörlere kesilir. Kimse sezon başında Rijkaard onu istedi ama bu alındı diye sorgulamaz, herkes abalıya vurur. Muhtemel bir başarısızlıkta Türkiye'de ki spor ulemalarının neler söyleyebileceğini çok iyi biliyoruz. Yönetimin bu gaza geleceğine de. Tıpkı Skibbe'de olduğu gibi. Zaten Adnan Polat'ın yakın zamanda söylediği " Biz de değişeceğiz, Rijkaard'ta değişecek.. Geçen sezon Rijkaard'ın alışma dönemiydi, böyle büyük hocalara müsamaha göstermek gerek ama bu sezon başarı gelmelidir" sözleri aslında o kadar çok şey içeriyor ki, nereye çekersen çekilir bu laf. Özellikle ben ikinci sözü muhtemel bir başarısızlıkta Rijkaard'ın kesinlikle gönderileceğine yoruyorum. O yüzden Rijkaard'ın sonunda başarı da gelse, başarısızlıkta gelse 2 sene sonra Florya'da olacağını sanmıyorum. Kim bilir belki bu zihniyetler onu göndermek için belki sezon sonunu bile beklemez ? Söz konusu Rijkaard'ın apoletleri arasında güzel futbol ve Şampiyonlar ligi şampiyonluğu varsa, avrupa'nın sayılı kulüpleri tarafından bizim lucescu gibi her teknik direktör değişiminde gündeme geliyorsa kalması çok ama çok zor. Düşünün avrupa basını geçen sene Milan'ın, bu sene de Liverpool'un hollandalıyı istediğini yazdı.

Püh ! Ronaldinho Elden Kaçtı !

1 yorum


Bugün gazeteler ve haber portalları bizi ve Fenerbahçeli kardeşlerimizi üzecek bir haber vardı. Hani Ronaldinho için Galatasaray ile Fenerbahçe kapışıyordu ya, hani neredeyse kan gövdeyi götürecekti. Bizim Ronaldinho Flamengo'yu seçmiş, Galatasaray ile Fenerbahçe'yi reddetmiş. Türk medyasında Fotospor gazeteciliği bir virüs gibi yayılmaya başladı. İşin enteresanı bunu ciddi olduğunu düşündüğüm bazı spor portalları da " Galatasaray ve Fenerbahçelileri Üzecek Haber." diye ana sayfalarında verdiler ya diyecek laf bulamıyorum. "Kanal a" spor servisi iyi reklam yaptı ama bu haberle. Reklamın da iyisi kötüsü olmaz.

Educa Puzzle Halısı

0 yorum

Malum Kpss'de bittikten sonra akşamları boş boş internette gezmektense kendimi bir hobiye yönlendirmek istedim. Sınavdan sonra 500 parçalık Educa'nın kedi tablolu bir puzzleını almıştım ama yer konusu ev içersinde ciddi bir sıkıntı olduğu için puzzle a başlamak mümkün olmamıştı. Sorunu aynı markanın puzzle halısını alarak kısmen çözmüş bulunmaktayım. Evvela puzzledepo.com sitesini özellikle teslimat hususunda tebrik etmek isterim. Hem telefon ile kendilerine ulaşmak mümkün hemde teslimatları çok seri. Bu bağlamda hiçbir sorun çıkarmadıklarını söylemek isterim. Neyse dün puzzle halısı elime ulaştı ve hemen puzzle yapımına geçtim. Evvela halı oldukça büyük. Metre ile ölçme şansım olmadı ama en fazla 3000 parçalık puzzlelar için dizayn edildiği için büyüklüğünü siz hesap edin. Yüzeyi bir zamanların ünlü futbol oyunu "Pro Action Football"ı andırıyor. Ayrıca yere sereceğiniz yer muhakkak geniş ve sert olmalı. Öyle halı üstünde falan zannımca zor olur. Bu yüzden ben parkenin üstüne yaydım. Kullanışlılığına gelince ise oldukça işimi gördüğünü söyleyebilirim. İhtiyaç duymadığım parçaları puzzle kutusunda, ihtiyaç duyduklarımı ise halıda tutuyorum. İşim bitince rulosuna sarıp kaldırıyorum. Hiçbir sıkıntı olmuyor. Ancak ; burda önemli olan bir husus var ki halıyı ruloya sıkı bir şekilde sarmalısınız. Aksi taktirde kelepçeli lastiklerini takarken halının içerisindeki parçalar düşebilir, onca emeğiniz boşa gidebilir. İşinizi nizami bir şekilde yaptığınızda ise kullanışlılığının keyfini sürersiniz. Ben çok beğendim. Evde ciddi şekilde yer sıkıntısı vardı ve odamda da bilgisayar masasından başka puzzle yapacak bir yer yoktu. Bu bağlamda halı yer sıkıntısı sorunu çözdü diyebilirim. Geniş bir odaya geçip iş bittikten sonra halıyı toplamak parçaları orta yerde bırakırken yaşanan tereddütleri ortadan kaldırıyor. Malum 1 parça kaybolsa bile onca emek boşa gider. Hülasa ben halıyı beğendim ve her puzzle meraklısına tavsiye ederim. Fiyatı ortalama olarak 1000 parçalık bir puzzle kadar ama iş gördüğü, parçaların ulu orta yerde kalma sıkıntısını çözdüğü için değer bu fiyata.

13 Temmuz 2010 Salı

Juan Pablo Pino

0 yorum


Transferi iyice yılan hikayesine dönmüştü Pino'nun. En son sitede yanlışlıkla yayınlanan fotoğraf olayından bu yana 4 gün geçti ancak halen kesin anlaşma söz konusu değil fakat öyle bir izlenim varki sanki gsmobile ve galatasaray.org'a resmi anlaşma haberinin düşmesi an meselesi gibi. Kendisini hiç izlemedim, elbet izleyen arkadaşlar vardır ama Keita'yı gören şu gözlerin Pino'dan alacağı futbol zevkini günlerce tartışırım. Evet youtube videolarından yorum yapmak hiç doğru değil ama geçen sene bu zamanlar Keita'nın videolarına bakarken aldığım keyfi ben Pino'da alamadım. Ayrıca henüz 4-5 senelik futbol kariyerinde birkaç soru işareti kafa karıştırıyor. Sanırım uzun süredir Kolombiya milli takımına çağırılmıyor, Monaco'dan sonra gittiği Belçika takımında neler yaptığı tam bir soru işareti. Eğer wikipedia'da yazılanlar doğru ise bu belçika takımında 4 maç oynaması hiç hoş bir referans değil. Bende hafiften "overrated" futbolcu izlenimi oluşturdu bu bilgiler. İşte bu sebeplerden ötürü Keita'dan sonra kanatta görmek istediğim oyuncu belki çıplak gözle izleme şansımız olduğu Dos Santos olabilirdi ama bu verilere sahip Pino neler yapar muamma, büyük kuşkulara sahibim. Transfer çok yakın gibi duruyor, yanılmak, Uğur Meleke'nin yazdığı gibi Riberyvari performansı ile şaşırmak istiyorum umarım da öyle olur.

11 Temmuz 2010 Pazar

Asamoah Gyan Fenerbahçe ?

0 yorum


Fenerbahçe'nin transferleri ile ilgili bir yorumda bulunmak istemem ama söz konusu oyuncu bir kaç gün önce galatasaray'ın da transfer gündemine gelince iki çift kelam etmeden geçemiyeceğim. Bugün milliyet.com.tr'de ve bazı spor portallarında Asamoah Gyan'ın menejerinin "fenerbahçe ile anlaştık." sözleri geniş olarak yer aldı. Eğer haber doğru ise istenmeyen adam Güiza'nın yerine alınabilecek en iyi adamı alıyor fenerbahçe. Sistemlerine uyar, uymaz orasını bilemem ama bizim gibi kasap defans futbolcularına sahip bir ülkede gyan gibi fizikli bir oyuncu o defanslara kolay kolay pabuç bırakmaz, gayet güzelde iş yapar. Keşke bize gelseydi ama Keita'nın dahi satılabildiği bu ekonomik darboğazda yönetim gyan'a 5-6 milyon eurodan fazla para vermez.

Tecrübe

0 yorum

Fazla söze gerek yok. Kpss kötü geçti. Sorular kolaydı ama tecrübesizliğim neticesinde türkçe soruları ile cebelleşmenin faturasını rahatlıkla yapacağım 5-6 matematik sorusunu kaçırarak ağır bir şekilde ödeyeceğim. Sadece kaçan matematik soruları değil sıkıntı yaratan. O kadar uğraşıpta yapılan türkçe sorularının bir kısmının yanlış olduğunu görmekte acı veriyor.. Yapılacak bir şey yok. Ama şunu öğrendim ki hayatta geçerli olan "Kimseye hak ettiğinden fazla değer vermeme." kuralı sınavlar içinde geçerliymiş. Kpss'ye hakkettiğinden çok daha fazla değer verdim ve bana bunun faturası ağır oldu, kazancı ise tecrübe puanı.

9 Temmuz 2010 Cuma

Yarın KPSS

3 yorum

Yaklaşık 5 ay boyunca çalıştım şu mel'un sınava.. Bu sınav, neticesinde ulaşmak istediğim kadro bana salt iş imkanından çok daha fazla şey ifade ediyordu. Nihayetinde o gün geldi çattı, yarın omzumdan inanılmaz büyük bir yük kalkıyor.. Ama o yükü nasıl indireceğim mesele orda.. Fıtık mı olacağım yoksa nihayetinde ulaşmak istediğim hedefler gerçekleşecek mi cevabı yarın bu saatlerde az çok belli olur.. Biraz stres var, bu da bahsettiğim gibi bana iş imkanı dışında çok önemli bazı şeyleri kanıtlama şansı vermesinden kaynaklanıyor. Umarım sınav sırasında yaşamam.. Sınava girecek herkese başarılar diler, sınav süresince heyecanınızı yenmenizi temenni ederim.. Buna çok ihtiyacımız var.

Misilleme Hazard Mı ?

0 yorum


Dün Adnan Polat'ın yaptığı açıklamalardan, özellikle de Stoch transferi ile ilgili "Biz olgunlukla karşıladık, bakalım bizde onların ilgilendiği bir futbolcuyu transfer edersek aynı olgunluğu gösterecekler mi?" sözlerinden sonra gözler doğal olarak fenerbahçe'nin şu aralar ilgilendiği ve gündemi meşgul eden iki isme çevrildi. Biri Krasic, diğeri Hazard. Açıkçası bu iki transferinde Galatasaray adına gerçekleşme ihtimalini çok zor görüyorum hatta imkansıza yakın.. Adnan Polat verdiği röportajlarda defalarca "mali dengemizi sarsmayacak transferler yapıp bütçemizi uefa standartlarına uygun hale getireceğiz" beyanatında bulundu. Peki bu iki isimden birinin alınması mali dengeler için ne kadar uygundur ? Hazaard ile ilgili bonservis bedelinin minimum 13 milyon euro olduğu ve Arsenal'in de ilgilendiği söyleniyor.. Ayrıca işin içine Galatasaray girdi mi mağlup olmamak için kendini kaybetmeye hazır bir Fenerbahçe yönetimi de var.. Keza Krasic'in bonservisinin de ondan hazaard'tan aşağa kalır bir yanı yok. Eğer böyle bir durum söz konusu olursa bile eminim ki bu iki adamdan birini Galatasaray'a kaptırmamak, gs den çalım yememek için Fenerbahçe limitlerini zorlarlar.. Hal böyle olunca Galatasaray'ın bir çırpıda minimum 12 milyon euroyu gözden çıkartacağını sanmıyorum.. Ha fenerbahçe bu parayı verebilir ama Galatasaray'ın bu zamana kadar ki transfer politikalarını göz önünde bulundurursak en pahalı oyuncunun 8.5 milyon euroluk keita olduğunu onunda bonservisinin taksitlere bölündüğünü görürüz, yani hiçbir büyük transferinde yönetim peşin para saymadı.. Doğal olarak bu gelecek vaat eden oyuncular için böyle bir opsiyonun söz konusu olması imkansız. Ortada bir ilgilenme varsa bu fiyat arttırmaktan, fenerbahçe'nin limitlerini zorlatmaya çalışmaktan öteye geçmez.. Ha bir mucize olur iki isimden biri alınırsa Keita'dan oluşan boşluğu süper doldururlar ama zor arkadaş, çok zor..

Alim Can

3 yorum

Yeni transfer lorik cana'nın babası agim cana, nam-ı diyar türk vatandaşı "alim can"ın dün ntvspor'da yaptığı açıklamalar. Türkiye'de top koşturduğu dönemden neredeyse 20 sene geçmesine karşın gayet düzgün türkçesi ile oğlunun Galatasaray'a transferi ile ilgili "çoook çoook çooook!" mutlu olduğunu söylüyor.. Bizde mutluyuz alim bey, böyle cengaver bir futbolcu yetiştirdiğiniz ve Galatasaray'a gelmesine katkıda bulunduğunuz için.. Bu arada prosedürü tam bilmiyorum ama acaba lorik galatasaray'da türk statüsünde oynayabilir mi ?

video: ntvspor.net



8 Temmuz 2010 Perşembe

Bir Ümit Doğmaz Mı ?

0 yorum

Adnan Polat'ın bu günkü basın toplantısında taraftarı 5 tane yıldız transferi yapacağız açıklamasından dahi daha çok heyecanlandıran sözleri:


Son olarak Başkan Adnan Polat, Harry Kewell ile ilgili gelen bir soruyu, “Kewell'ın takımda olmasını istiyoruz ama kronik sakatlığı ciddi bir sorun. Kendisine cüzi bir garanti para, maç başına para teklif ettik, sakatlık konusunu düşünerek. Yanıtını bekliyoruz. Galatasaray’a gelmesinden mutluluk duyarız” sözleriyle yanıtladı.

5 tane yıldızmış umrumda değil. Söz konusu Kewell ise onun kalması beni bir Kallström transferinden dahi daha çok mutlu edecektir. Profosyonel düşünemiyorum bu hususta. Beslediğimiz sevgi, azmine duyduğumuz saygı inanılmaz.. Gerçeği Polat'ın açıklamalardan anlaşılıyorki geçen sene aldığı yıllık 2.5 milyon euroluk maaştan ciddi derecede düşük bir teklif ile kewell'ın kapısını çalmış durumdayız..Yine de bekliyorum, telefona 1905'ten gelecek o mesajı sabırsızlıkla bekliyorum..

6 Temmuz 2010 Salı

Özleyeceğiz, Arayacağız

3 yorum


Saha içersindeki tavırları umrumda değil.. Eğer mesele saha içersinde yapılan futbol etiği ile bağdaşmayan hareketler ise bu kulüp hakan ünsal'ı senelerce efsaneleştirdi.. Futbol karakteri olarak çok mu üst düzey bir futbolcuydu hakan ünsal ? Bu gün etik değerlere sahip olması ile övündüğümüz galatasaray'ın kongre üyesidir.. Önemli olan herşeyden öte sahada futbol adına yapabildikleri, o forma için terinin son damlasına savaşmasıdır.. Keita bahsedilen ahlaki kusurları da olsa kimsenin tartışmayacağı şekilde savaşan bir futbolcuydu, tabelaya oynayan bir adamdı, bir hareketi ile ismi gibi takımın kaderini değitşirendi, Ribery'den sonra o kanatta görülen en iyi adamdı, hepsinden öte geçen sene yapılan onca yabancı transferi içersinde en iyi yabancıydı.. Şimdi gitti.. Kendi mi gitmek istedi yoksa adnan polat yönetimi " bu sene bütçemizi uefa standartlarına uygun olarak ayarlayacağız" söylemi doğrultusunda mı böyle bir hamle yaptı orasını zamanla daha iyi anlayacağız.. Olan oldu.. Yönetim büyük kan kaybetmiştir ben bunu bilirim.. Haldun Üstünel olayı üzerine bu saçma sapan operasyonlar Adnan Polat yönetimi karşısında adnan öztürk'ü her geçen gün dahada güçlendiriyor.. Kongrede Adnan Polat'a destek çıkan "taraftar" kanadına daha yakın üyelerin de bu operasyonlardan dolayı mutlu olduğunu hiç sanmıyorum.. Hani bu gün seçim olsa kime oy verirdiniz gibi anketler yapılır.. Acaba bu gün galatasaray'da seçim olsa ve kongre üyesi olsanız bu hamleler üzerine adnan polat'a mı adnan öztürk'e mi oy verirdiniz ? Burası önemli.. Ben şahsen kewell'dan sonra bu satıştan dolayı büyük üzüntü ve kin içersindeyim ! Madem geleceğin takımını kuracaksınız bu satılan oyuncular neyin nesi ? Neyse soruların sonunda ağzımdan kötü sözcükler düşmesinden endişelendiğim için fazla konuşmak istemiyorum.. Eskişehirspor'da bile doğru düzgün forma şansı bulamayan Aydın Yılmaz ile gönderildikten sonra yerine Quaresma alınan Serdar Özkan floryada.. Keita gittikten sonra özellikle Aydın Yılmaz'ın forma şansı bulma ihtimali bile beni dellendiriyor.. İşte bu hallere düştük..

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Adnan Sezgin'e Sevgi Gösterisinde Bulunmak

1 yorum


Bugün florya da yapılan sezonun ilk idmanında taraftarlar Adnan Polat ile Adnan Sezgin'e yoğun bir sevgi gösterisinde bulunmuş ve Haldun Üstünel'in görevine geri dönmesi için Adnan Polat'a çağrıda bulunmuşlar.. Tamam Adnan Polat'a çağrıda bulunulmasını anlarımda Adnan Sezgin'e gösterilen sevgi gösterisinin hangi amaçla yapıldığını çözemedim ben.. Bir yandan Haldun Üstünel geri isteniyor, diğer yandan Adnan Sezgin ve Adnan Polat ile arasında ortaya çıktığı alenen belli olan anlaşmazlıktan sonra ikili lehine tezahürat yapılıyor.. Adnan sezgin için yapılan tezahürat neyin nesidir ya ? Her yerde Adnan Sezgin'e verilen, üstünel'den alınan yetkiler için istifanın gerçekleştiği söylenirken bu hayranlık ne olaki ? Bayram değil, seyran değil.. Ronaldinho gelmemiş, Ronaldo gelmemiş hepsini geçtim şu ana kadar ihtiyaç duyulan mevkilere kaliteli bir tane dahi oyuncu alınamamış ve bundan da tek sorumlu üstünel'in pasifize edildiği günden bu yana Adnan Sezgin.. Peki bu memnuniyetin sebebi nedir ? Adnan Sezgin'e gösterilen sevgi gösterisinin anlamı nedir ? Ciddi soruyorum idmanda bulunan bir arkadaş yorumlarsa çok memnun olurum.. Yine diyorum nedir acaba benim anlayamadığım, floryada taraftarın anlayıp adnan sezgin'e büyük destek verdiği şey ?

Related Posts with Thumbnails

Kimsin Sen ?

 
Super Mario Jardel - Template By Blogger Clicks