30 Eylül 2010 Perşembe

Nice Senelere Büyük İnsan...

0 yorum

Değil kırk sekiz, elli sekize kadar şu takımda olmanı istiyorum usta. Her şeye rağmen sana güveniyoz hep bizimle kal...

27 Eylül 2010 Pazartesi

26 Eylül 2010 Galatasaray - Belediyespor Maçı

0 yorum


Maç ile ilgili yorumda bulunmak istemiyorum. Zaten diğer arkadaşlar eminim ki maç ile ilgili analizlerini gayet güzel yapmışlardır sadete gelmek istiyorum hemen. Çıkartılan sonuçlara.. Şu açıkça görülmüştür ki Cana, Mustafa Sarp ve Ayhan'dan mücadele yönünden çok daha kuvvetli bir o kadarda güçlüdür. Ha bireysel hatalar yapmıştır ama Mustafa Sarp'ın kameralara yansımayan kaçak dövüşünün Cana'nın dün yaptığı bir kaç bireysel hatadan takıma çok daha fazla zarar verdiğini söylemek gerek. Dün ilk yarı itibari ile öyle ya da böyle buca, antep gibi maçlarda nal toplayan takım beşiktaş'ı son derece akıllı bir oyunla yenen belediyeye top göstermedi. Buraya değinmek lazım.. Bu elbette sadece Cana'ya bağlanacak bir şey değil ama o bölgedeki yapının savaşçı cana ile zirve yaptığı ortada. Nitekim onun ve takım savunmasının başarılı futbolu ile ilk yarı itibari ile galatasaray kalesinde minimum tehlike gördü. Pozisyon almasını, nerede nasıl mücadele edeceğini iyi biliyor Cana. Bu arada dün Bülent Yıldırım'ın ön yargılı tutumu ikinci yarıda Cana'nın kırmızı kart tehlikesi sebebi ile oyundan çıkmasına neden oldu. Allah aşkına cana'nın sarı kart gördüğü pozisyon dikkatle incelensin doğru düzgün dokunmuyor bile rakibe ancak bir kere isminin çıkması ve sert futbol anlayışı yetiyor işte. Galatasaray'ı Cana'nın olduğu maçlarda bekleyecek en büyük tehlike de budur. Hakemlerin ön yargıları..

Serkan kurtuluş muhteşemdi. Bir bek oyuncusu daha ne yapabilir ki ? Asistlerinden çok ikinci yarıda sekseninci dakikaya doğru rakibin ayağından tereyağından kıl çekme sureti ile kaptığı top olağanüstü idi. O müdahaleyi her oyuncu yapamaz ancak neill kapasitesinde defansif özellikleri olan bir oyuncunun yapacağı işti.. Yaser yıldız'ların gönderildiği dönemde onunda gidecek futbolcular arasında ismi geçiyordu ancak oynadığı şu oyun gelecekte yapabilecekleri konusunda insanı çok daha fazla ümitlendiriyor, beklentilerini arttırıyor.

Pino hakkında bir yorumda bulunmak istemiyorum. İyi desen değil, kötü desende değil nitekim ilk golde serkan kurtuluş'a verdiği süper topuk pası bunu teyit ediyor. Hakkında yorum yapmak için biraz daha beklemek gerek.. Misimovic hala kaçak dövüşüyor, ayhan yine bir iyi bir kötü istikrarsız grafiğini devam ettiriyor, milan baros muhteşem, ufuk her geçen gün galatasaray kalesini senelerdir koruyacağını kendine olan güveni ile gözler önüne seriyor, aydın yılmaz aynı hamam aynı tas...

Eğer ilerleyen haftalarda da galatasaray şu ilk yarıdaki futbolu oynarsa sezon başındaki kara bulutları dağıtabilir. ama o ikinci yarıdaki rezalet futbol yine keyifleri kaçırıyor. karnımıza krampları sokturuyor.. Ümit ederim galatasaray Fenerbahçe maçına kadar belediye maçının ilk yarısındaki formunu iki devreye de yaymaya çalışır. Bir istikrar yakalar.. Aksi taktirde benzer futbol kadıköy'de Fenerbahçe'ye karşı oynanırsa ilk yarıda 3-0 öne geçsek bile çizgiden çıkan mucizevi toplara dua etmek dışında yapacağımız bir şey olmaz.

Son sözüm ise taraftarımıza.. Allah aşkına rakip üzerimize akın akın gelirken şu "lay lay lom"a bir son verin ey güzel insanlar ! Galip giderken bir anda "yavşak" fenerbahçe tezahüratına geri dönmek adamların her galatasaray galibiyetini dünya kupası almışçasına sevinmelerine yol açmaktan başka hiçbir şeye yaramıyor şu takıntıyı bırakalım artık, ne oldu bize böyle ? Hakemlerin ve rakip futbolcuların dizlerini titreten ali sami yen cehennemi bu olmamalı...

14 Eylül 2010 Salı

13 Eylül 2010 Galatasaray - Gaziantepspor Maçı Üzerine

0 yorum


Bir şeyler karalamak istemiyordum, ama yine tutamadım kendimi. Takımda değişen hiçbir şey yok. Aynı hamam aynı tas. Sezon başı nasıl bulduysak öyle aldık milli maç arasından sonra da Galatasaray'ı. Ne bir eksik, ne bir fazla. Olumlu olarak söylenecek tek şey Emiliano İnsua'nın Hakan Balta'nın defolarını kapatabilecek yeterlilikte bir oyuncu olması ve Misimoviç'in yarattığı heyecan. Ancak arkasında Ayhan Akman ve Mustafa Sarp olduğu müddetçe de ondan wolfsburg performansı beklemek zor. Nitekim Ayhan ve Sarp'ın yetersizliği sebebi ile o da geriye gelme ihtiyacı hissediyor ve hücumdaki meziyetlerini yeterli ölçüde kullanamıyor.. İlk maç göstermiştir ki Misimovic'in defansif yanı Lincoln kadar dahi değil. lincoln'ün pres yapıp top kazandığı çok maçı hatırlarım. Bu sebepten böyle bir oyuncunun açığını kapatacak iki üç "savaşçı" oyuncunun varlığı bir zaruret bu takımda. Peki o "savaşçılar" ayhan ile sarp olabilir mi ? gaziantep maçında yeterli sinyaller alınmış olsa gerek. Ali sami yen'de bile bu orta saha ile rezalet bir oyun ortaya koyduğumuzu hesap edersek şu ligin en zor deplasmanı fenerbahçe maçında olacakları düşünmek istemiyorum. Evet lig sadece fenerbahçe maçlarından oluşmuyor ama malesef en iyi zamanlarımızda bile bu deplasmanda karşı yakanın takımına inanılmaz boşluklar verip, akılalmaz pozisyonlara sokmuştuk forvetlerini. O sebepten bu yapıda olacakları düşünmek istemiyorum.. Ne ayhan, ne sarp şu takımın oyuncusu değil.. Geçen postlarda da dediğim gibi mevcut yapı içersinde bir seçim yapmak gerekseydi Cana ile Barış özbek'i her halükarda ayhan ile sarp'a tercih ederdim.. Nitekim yetenekleri kısıtlı olmasına karşın barış özbek'in, mustafa sarp'tan defansif anlamda şu takıma daha fazla katkı sunacağına inanıyorum. En azından savaşmaktan yılmaması bile o mevkide oynaması için yeterli sebep. Cana ile ayhan akman kıyasına girmek istemiyorum bile..

Birde Elano Blumer mevzusu var ki anlamanın mümkünatı yok. Geçen sezon yerden yere vurulduğu maçlarda dahi kendisine sabır edilmesi taraftarıydım ama artık sabır sınırlarını zorluyor blumer. Problemi nedir, bunu kendisi dışında hiçkimse bilmiyor. İyi bir ücret alıyor, uyum sorunu gibi bir sorunu yok, koca bir sezonda takımdaki herkesi tanıdı hatta dün "mevkisinde oynamıyor" denilmesine karşın ilk defa brezilya milli takımında oynadığı mevkiiye benzer bir mevkiide de oynadı.. Brezilya ulusal takımının as oyuncusu antetli bir futbolcunun kalitesinden beklenmeyecek ölçüde, ali turan gibi paslar atmasının, ayhan akmanvari şutlar çekmesinin pozisyonu ile bir alakası olamaz. Lucescu ilk geldiği gün uzaktan çok sağlam şutlar çeker, öldürücü paslar atar referansı ile bizi heyecanlandırmıştı ama galatasaray ile çıktığı ilk maç dışında biz o uzaktan şutları göremedik. Elano mutsuz, bazı problemleri var ve kafasında galatasaray'ı bitirmiş.. heyecanını yitirmişse dünyanın en kaliteli futbolcusu da olsa şu takıma katkı sağlayamaz. Kalli döneminde heyecanını yitirmiş Lincoln ile Skibbe zamanında futbol arzusunu geri kazanan Cassio Lincoln geliyor gözlerimin önüne.. Ancak elano'nun sorunu bu da değil, rijkaard kendisine her türlü desteği de sunuyor arzusunu kazandırmak için her şeyi yapıyor.. Anladığım avrupa'ya transfer olamaması elano'da derin bir üzüntü yaratmış durumda.. Birde dunga'nın gidişi ile meziyetlerini avrupa futbol piyasasına gösterecek en önemli vitrinini kaybetmesi bunun cabası..

Hülasa üç büyükler hatta bursa ve trabzon'da dahil edilirse şampiyonluğa oynayan takımlar içersinde fenerbahçe ile yarışıyoruz. Ölü toprağı bir türlü atılamadı üzerimizden.. Bu arada aydın için de bir çift laf söylememek olmaz. Elano nasıl heyecanını yitirdiyse aydın da yitirdiği heyecanı geri kazanmış. Belki bu sene "ya herru ya merru" son şansı olduğunun bilincinde olduğu için koskoca galatasaray'da bir daha oynayamama korkusuyla çabalamaya başladı. Artık kiralık olarak pişme hüvviyetini de yitirdi. Şansını kullanamazsa devre arasında soluğu karabük, sivas, gençlerbirliğinde alacak.. Ne olursa olsun isteksiz, dünyaya geldiğine pişman bir oyun oynayacaksa elano'nun yerine heyecanını geri kazanmış aydın'ı tercih ederim.. Kendisinden daha önceki yazdıklarım da okunursa nefret etsemde...

6 Eylül 2010 Pazartesi

Gözümüz Şenlensin Biraz

0 yorum



Şu golü ilk defa uefa kupası özet görüntülerini star'da izlerken görmüş ağzım beş karış açık kalmıştı. Nitekim Misimoviç transfer olduktan sonra da ilk olarak aklıma attığı bu akılalmaz gol geldi. Beşiktaş'a attığı golü bile sonradan anımsadım. Arkadaş o nasıl bir bilektir, bu ne inanılmaz bir vuruş tekniğidir, hepsinden öte bu nasıl bir keskin futbol zekasıdır. Uzun süredir Hagi'nin attığı golleri anımsatan gol atma yeteneğine sahip bir futbolcuyu şu takımda görmemiştik. Şimdiden Antep maçını iple çeker oldum.

edit: Blogger'da videoların açılmama sorunu ısrarla devam ediyor. İşte o gol

http://www.timsah.com/Misimovic-90a-takti/edd0depaICp

1 Eylül 2010 Çarşamba

Misimovic Üzerinden Felaket Senaryoları

2 yorum


Aslında bu transfer hakkında bir şeyler söylemeyi düşünmüyordum ; ama bu gün bazı yerlerde Misimovic'in oyun felsefesinin galatasaray'a katkıdan çok zarar getireceğine dair birkaç yazı okuyunca yazma gereği duydum.

Bir takımı başarıya götüren en önemli unsurun saha içersindeki 4-3-3, 4-2-2, 3-5-2 gibi dizilişlerden çok oyuncu tercihleri ve o oyuncuların teknik direktörün oyun felsefesini sahaya nasıl yansıttığıdır benim gözümde. Misal elinizde kalibresiz oyuncular varsa hangi taktiği uygularsanız uygulayın başarısızlık kaçınılmazdır. Takımın çıtası belli bir yerden üste çıkmaz. Ama elinizde bölgesinin adamı ve teknik direktörün oyun felsefesini sahaya yansıtacak futbolcular varsa başarı er ya da geç gelecektir. Bu gün galatasaray bu iki oyuncu profilinin karışımı bir kadroya ve futbol felsefesi kaliteli futbolcular ile birlikte güzel oyuna hitap eden bir teknik adama sahip.

Ne diyordu Ukrayna takımına elendikten sonra Rijkaard ? Takımda kalite yok, sakat çok. Peki milli maç arasından sonra neler değişecek ? Misimovic ve insua gelecek, cana daha da adapte olacak, her ne kadar inanılmaz formsuz olsa da defansa daha akıllı top çıkaran hakan balta gelecek, pino ve kewell iyileşecek, elano daha hazır olacak.. Kıssadan hisse sezon başı ile mukayese edersek kadro yapısı büyük bir değişime uğrayacak iki hafta içinde. Bu büyük bir umut ışığı olarak görünüyor gelecek haftalar için..

Hemen misimovic'in olumsuz katkı yapma ihtimaline gelirsek. Eğer misimovic teknik heyetin kendisine verdiği görevleri yerine getirirse koşmaması sebebi ile olumsuz bir etki yapması mümkün değildir. Zaten Rijkaard'ın da fatih terim'in tıpkı felipe'ye yaptığı gibi koşmaması sebebi ile misimovic'e olumsuz bakacağına ihtimal vermiyorum. Elbet teknik heyet onların defolarını kapatabilmek adına arkalarına sadece defans yapmaları için bazı oyuncuları monte edecektir. Misal sezon başından beri ne görüyoruz galatasaray'da ? Barış Özbek'in ileriye çıkışları, mustafa sarp'ın ileriye koşuları ve hem ofansif hem de defansif yük taşımaları sebebi ile orta sahanın ciddi anlamda çöküşünü.. Dikkat edilirse 1-0 öne geçilen maçlarda dahi oyunu kopartabilecek bir kilit adamın eksikliğinden ötürü yeteneksiz orta saha geriye çekiliyor, kontra atağa çıkarken ani yakalanıyor ve gol yemek hatta maçı vermek kaçınılmaz oluyordu. Ancak misimovic'in gelişi ile bu ofansif yükler kendisine, defansif yetkinlikler ise sadece o mevkiideki görevini yapması için Cana, M.Sarp, Ayhan, Barış gibi oyuncular arasında paylaştırılacaktır. Bu bağlamda da salt görevini yapacak oyuncular misimovic'in defansif eksikliğini pekala kapatabilir. O yüzden teknik ekibin bunu dikkate alarak barış, ayhan, sarp üçlüsünden oynayacak olanları geçen haftalardaki kadar ileriye koşular yapmak için görevlendireceklerini sanmıyorum.. Zaten üçünün ofans gücünü çarpsan bir misimovic etmiyor.

Böyle kilit bir oyuncuya kesinlikle ihtiyacı vardı takımın. Özellikle geçen haftalar; keita'nın satılışından sonra oyunu çözebilecek kilit bir oyuncunun eksikliğini tokat gibi yüzümüze çarpmıştı. Bursaspor maçında baros ve kewell endeksli hücum hattının nasıl çaresiz kaldığını ve düğümlendiğini hatırlayalım. Galatasaray'da artık gerek duran toplar, gerek uzaktan şutlar, gerekse öldürücü paslar ile heran her şeyi yapabilecek bu düğümü çözebilecek kilit bir oyuncu var. Ayrıca fatih terim'in felipe'ye ettiklerinden sonra şu koşmayan oyuncu geyiğinden ben nefret ediyorum. Allah aşkına o felipe bu gün galatasaray'a gelse kim "koşmuyor" diye yok felipe gelmesin diyebilir ? Şu da var Barış özbek'in ofansif yeteneksizliklerinden nefret ederim ama şu bir gerçek ki mücadeleci bir futbol yapısı var. Malesef ki sarp ve ayhan ile kıyas edersek elde avuçta kalan gözünü budaktan sakınmayan oyuncu kontenjanından geriye bir o kalıyor. Gereksiz maceraları denemeyip sadece defansif orta saha olarak takım içerisine monte edilir, Rijkaard'ın dediklerini yapmak dışında gereksiz işlere girmezse Cana ile beraber orta sahnın türkiye ligi kapsamında defansif yükünü çekerler. O yüzden şimdiden "her şey daha da kötü olabilir" tarzı felaket senaryoları ile kafalarımızı bulandırmadan böyle bir yeteneği ali sami yen'de izlemenin keyfini yavaş yavaş sürmeye başlayalım.

Related Posts with Thumbnails

Kimsin Sen ?

 
Super Mario Jardel - Template By Blogger Clicks