2 Mart 2013 Cumartesi

Çaresizlik...

0 yorum





Wesley Sneijder'i sol açıkta kullanma konusunda kendisine katılmayanlardandım ama özellikle Nordin Amrabat ve Felipe Melo konusunda yaşadığı hayal kırıklığından ötürü şu an muhtemelen yaşadığı üzüntüyü çok iyi anlıyorum..Çok güvendi bu adamlara ve sezon başında taktiğini de bu adamların ilk 11'de oynaması üzerine kurdu.. Referanslarını gören hangi futbol takipçisi bu adamlara güvenemezdi ki ? Ne olursa olsun bir futbolcunun referansı önceki sezonlar yaptıklarıdır terimde buna dayanarak sorumluluk aldığı bazı transferleri yaptırdı.. Amrabat ın 2 sene önce kayserispor formasıyla yaptıklarını gördükten sonra transferine burun kıvırmak oldukça mantıksızdı.. O malum kayseri maçında 3-4 galatasaraylı futbolcuyu çalımlayan, beşiktaş maçında toraman'ı savuran basbayağı ligin en dikkat çeken futbolcularından biri olmayı başarmış amrabattan bahsediyorum hatta öyle ki transferinden önce sosyal medyada ve çeşitli platformlardaki bazı taraftarlar şampiyonlar liginde parlayıp avrupa nın köklü kulüplerine satılmasından bile bahsediyordu.. Ben bir futbolcunun salt formunun taktiğe bağlı olarak inanılmaz düzeyde değişeceğine inanmıyorum..Sneijder'i risk alarak sol kanada koyarsın beklentinin altında oynar ama yeteneğinin getirisi olarak orda bile ummadık bir pas atma şansı, oyunun kaderini değiştirme potansiyeli her zaman mevcuttur ama beklentinin altında kalır.. Keza Nordin Amrabat için ne demeli ? Acaba terim sezon başında böyle bir amrabat düşünebilir miydi, ya da hangi taraftar bunu hayal edebilirdi ? Bir çok taraftarın endişesi o büyük meblağının karşılığını verememesiydi fakat bu kadar ciddi bir düşüş kesinlikle değildi.. büyük risk alıp 8.5 milyona onay verdiği bi adamın bu hallere düşeceğini hayal edemezdi terim.. ya da geçen seneki şampiyonluğun baş aktörü kritik maçların kurtarıcısı, riera ile yaşanan dayak olayında suçlu olmasına rağmen ne taraftarın, ne yönetimin ne de fatih terim otoritesinin baskın çıkamadığı 10 numara melo nun transferi için taraftarın yaşadığı heyecan ve beklenti ? fatih terimde geçen seneki formları üzerine bir taktik kurmak istedi ama bu sene bu futbolcuların dibe vurması takıma adapte olamaması sebebiyle ciddi anlamda çaresiz durumda, hemde öyle böyle dibe vurmadılar aradaki fark önceki formlarıyla 180 derece farklı..Özellikle melo hususunda farklı görüşler belirtiyor taraftarlar ama üzerinde fikir birliğine varılan yegane konu melo daki geçen senenin tam tersi olarak yaşanan inanılmaz istikrarsızlık.. malesef sezon başında terim'in 11'inin başrol oyuncuları olacak bu iki futbolcunun inanılmaz ötesi formsuzlukları, yerinin doldurulamaması ve alternatiflerinin yetersizliği takımı çok ciddi etkiliyor, buna engin baytar'ın saçma sapan hareketlerle kendi ayağını kaydırmasını, ujfalusi nin beklenmedik sakatlığını ve hamit altıntop'un istikrarsızlığını da ekleyebiliriz..Neticesinde bu gün galatasaray'ı net bir şekilde sindiren aydın yılmaz'dan mucize bekleniyor.. evet gelen dünya yıldızları var ama kalanlar gelenlere katkıda bulunmaktan yoksun oldukları için onlarda potansiyelini ortaya koyamıyorlar bunun en basit örneği herhalde son 2 maçtır drogba ya şişirilen akılalmaz uzun toplardıri drogba 3 maçta kendisine şişirilen hava topları sayısı acaba premier lig te oynadığı kaç maçta kendisine geliyordu ?  ümit ederim buna bir çözüm bulur terim ki sorunlar gerçekten şu kısa süreçte ve şampiyonlar ligi arefesinde çözülecek gibide durmuyor..Takımdaki bir çok futbolcu geçen seneki hallerinden çok uzak(selçuk, semih,muslera hariç) ve bu formsuz yapı üzerine inşa edilecek çeşitli taktiklerin başarılı olmasına dair beklentim çok düşük..Ortada bilinen taktiği işletme adına sneijder, drogba veya buraktan birini kesmek gibi bir alternatif var ki bu kumarı oynamakta kolay bir iş değil gerçekten..Kağıt üzerinde basit gibi görünse bile futbolcuyu küstürmeye kadar varabilecek ciddi bir kumar olur.. Bu sene takımı bazı futbolcuların yetenekleri ve ateşleyici güçleri ayakta tutuyor ve bundan sonrası içinde durum böyle olacak gibi görünüyor..

28 Eylül 2012 Cuma

Alarm-Hakan Balta

1 yorum



Her geçen gün sabri sarıoğlu nun sol bek versiyonuna doğru dönüşüm geçirmeye başlıyor Hakan Balta..Birtakım görüşe göre sürekli olarak forma şansı bulması istikrar olarak değerlendiriliyor buna uzaktan yakından inanmak mümkün değil.. Hakan ın galatasarayda özellikle son dönemlerdeki ciddi form düşüklüğüne karşın forma bulma sebebi istikrar değildir kadro derinliği olmaması nedeniyle mecburen oynatılmasıdır, bir alternatifi bulunmamasıdır, bazı dönemlerde de sağlam bir savunma yapısı içersinde göze batmamasıdır.. her transfer döneminde de mevki olarak daha heyecan verici futbolcular göz önünde bulundurulup hakan balta nın pozisyonu bir şekilde göz ardı ediliyor ki nitekim terim'de bu sezon "şampiyon kadro" nun sol beki balta'ya transfer döneminin son günlerinde yabancı bir sol bek dedikodularına karşın güvendi belki de güvenmek istedi.. Üstüne üstlük galatasaray'ın bu defansif yapısı bir bütün olarak geçen sene o kadar maç gol yemeyen, kulüp rekorlarını altüst eden defans değil miydi ? Fakat bu sene sezon başından itibaren evdeki hesap çarşıya uymamaya başladı.. Melo'nun istenen formuna bir türlü gelmemesi, ujfalusi nin sakatlıklığı, dany'nin henüz tam olarak toparlanamaması derken takım savunmasında bireysel beceriler ve beceriksizlikler daha fazla ön plana çıktı bu anlamda yıkılan en önemli yer sol kanat oldu.. Her halükarda takım savunmasına dany nin alışacağına dair işaretler mevcut, melo nun da eski formunu arada gelgitler yaşasa bile yakalaması muhtemel yalnız hakan balta nın ve mevkisinin yarattığı handikapların düzeleceğine dair ihtimal çok düşük.. Hakan'ın son zamanlardaki yetenekleri bu çünkü hakan balta ancak sağlam bir takım savunması içersinde boşlukları doldurulduğu müddetçe sırıtmaz bu formunu yakalamış bir engin baytar ve uyumlu bir defans orta saha hattı ile olabilir.

Transfer denilirse yabancı sayısının gelecek sene 5'e indirileceği bir dönemde yerini yabancıyla doldurmakta bu dönem bir o kadar saçma bir karar olur artık.. Yerini, daha doğrusu galatasaray'ın sol bekini dolduracak bir yerli futbolcudan konuşacak olursak ki malesef hasan ali kaldırım'ı bu anlamda galatasaray kötü bir şekilde kaçırdı.. Bir şeyler olup bittikten sonra konuşmak en kolay şey bazen fakat görünen tablo bundan ibaret..

28 eylül 2012 orduspor galatasaray maçına dönecek olursak Hakan Balta'nın maçın sonlarına doğru muslera'ya akılalmaz bi geri pası atması ne durumda olduğunun ve güvensizliğinin açıkça göstergesiydi ..Yanılmıyorsam bu pasın bir benzerini birkaç sezon önce sabri sarıoğlu bir bursaspor maçında aykut erçetin'e atmış bu pas baya bi alay konusu olmuştu.. Hücum anlamında, galatasaray'a geldiğinde mevkim sol açıktır sözünü sorgulatırcasına silik durumda hakan..Ofansif meziyetleri olan bir kanat oyuncusunun sunduğu katkılar bu kadar kısıtlı olmamalı..Dribling yeteneği, ortalardaki isabet oranı, hız vs gibi bir kanat oyuncusunda olması gereken yeteneklerden hangisi "ben sol açığım" diyen hakan'da şu an mevcut durumda ? Defansta ise bir dönemler türkiye milli takımının en önemli maçlarında ve galatasaray'ın stoperliğinde oynayacak halinden akılalmaz derecede uzak işin kötü yanı da senelerdir o forma döneceğine dair en ufak bir işarette yok.. Valencia gibi nani gibi üst düzey yetenekler karşısında bir futbolcunun çaresiz kalması sorgulanmayabilir fakat türkiye süper liginde de bu durum defalarca ortaya çıkıyorsa göz ardı edilmeyecek bir alarm var demektir...Hakan bu gün önünden geçen topa müdahale edecek refleksten yoksun o derece silik, o derece bitik, kafa olarak o derece aciziyet içersindeydi...artık iş öyle bir hale geldi ki ferguson'dan, hector cuper'e kadar akıllı teknik adamlar galatasaray'ın en zayıf noktasının sol kanat olduğunu tespit ederek burdan çok rahat sonuca gidebiliyorlar..


Ligde bir bek futbolcusunun 4-5 senede bir sivrilip büyük takımların radarına girdiğini ve bu sene piyangonun hasan ali ye vurduğunu düşünürsek galatasaray'ın yerli bir sol bek alternatifi bulması veya kendi bünyesinden çıkarması çok acil bir gerçek.. Senelerdir şans verdiği sabri'yi artık kulübeye bile oturtmayan terim'in hakan balta'dan çokta memnun olduğunu düşünmüyorum.. Avrupa maçlarında her şeye rağmen riera kumarı oynanabilir bir kumar olabilir ancak türkiye'de 6 yabancının hele hele seneye 5 yabancının oynayacağı bir statüde fatih terim'in ve yönetimin bu mevkiye çok ciddi bir alternatif bulması gerek yoksa mevcut yapı ile amrabat gibi defansif anlamda katkısı kısıtlı bir oyuncuyu her an soldan açıklar verilebilir düşüncesi ile kullanabilmek pekte mümkün olmayacak..

6 Mayıs 2012 Pazar

Hissiyat ve Mantık Savaşı

1 yorum



Bazı olayları mantık dahilinde değerlendirmek gerek galatasaray aşkı, şevki, heyecanı bir yaşam tarzıdır bizi her zaman ayakta, başı dik tutar ancak bu mantığımıza değerlendirmelerimize perde indirmesin.. Bir takım var lig organizasyonunda 9 puan fark atmış eski, gücen ve olması gereken sistemle eze eze şampiyon olmuş sonrasında 4 puanı buharlaştırılarak rakibi ile arasındaki farkı 5'e düşmüş, görevi fenerbahçe nin menfaatlerini korumak ve kollamak olan fenerbahçe misyoneri federasyon başkanının getirdiği tamamiyle fenerbahçe nin derbi maçlarındaki üstünlüğüne dayalı bir organizasyonda oynaması gereken 5 tane zor maçın yarattığı psikolojik çöküntüyü tahmin edildiği üzere kaldıramamış sinirler ve bünye durma noktasına gelmiş.. Öteki takım rakibinin 9 puanlık farkının 4'ünü süper final ile hokus pokus etmiş 5 puan farkıda bu organizasyonda kazandığı maçlarla eritmiş üstüne üstlük kazandığı her maçla moral bulmuş ve şansını öyle ya da böyle akılalmaz sakatlıklarına rağmen son maçta alacağı galibiyete taşımış.. Alex yok, Sow yok bu futbulcular bu takımın %80'i bilmem farkında mısınız ha birde defanslarında Bekir İrtegün gibi her an arıza çıkartabilecek bir müdafa ile idare ediyorlar eklemek gerek... İçinde bulundukları durum Galatasaray'da Selçuk ile Elmander in oynamamasına denk gelecek türde... Ama karşı taraf bir şekilde maç kazanıyor.. rüzgarı arkasına alan avantajı her zaman elinde bulundurur.. Süreç galatasaray ın aleyhine işliyor puan avantajı eriyip giderken alınabilecek beraberliğe tamah etmek ve bu düşünce ile sahaya çıkmak büyük saçmalık hemde bu moral ve moral bozukluğu dengeleri anadolu yakasında moral olarak daha ağır basarken, trabzon gibi bir meydan muharebesinden galip gelerek üstelik.. İş bu raddeye gelmeyecekti..Her şeyin kırılma anı tt arenada kaybedilen maçtır, fenerbahçe balı, şanssızlık değil beceriksizliktir ! takım savunmasının super finalde muhtelif sebeplerden ötürü ciddi arızalar vermesi, forvetteki akılalmaz beceriksizlikler hemen aklıma gelen temel defolar.. Karşı yaka daha kura çekildiği gün işin son maça kalması için can atıyordu nitekimde biz oynadığımız futbol ile yağı ekmeğe çok güzel bir şekilde sürdük.. Süreç Galatasaray'ın aleyhine işliyor tek dayanak bu sene ayan beyan ortaya çıkan "sizi öpeceğiz, işiniz bitti" minvali açıklamalar yapıp kendine aşırı derecede güvenen tarafın tabir yerindeyse batırması.. Super finalde Galatasaray bu anlayıştaydı ve 2-1 kaybetti keza bu gün trabzonunda farklı kalır bir yanı yoktu.. Temenni mağrurların değil gururlular kazanması.. Fakat yaşanan şu süper rezalet sürecininde bazı verilerinde temelini oluşturduğu hislerim son maçta karşı yakanın taraftarlarının "bu da mı şike" tişörtlerini maçtan sonra giymeye yakın olduğu yönünde.. Şu aralar yanılmaya çok ihtiyacım var..

30 Aralık 2011 Cuma

Hizlial.com Aymazlığı

0 yorum


Senelerdir sorunsuz alışveriş yapmama rağmen yapmış oldukları son aymazlık ile güvenimi ciddi anlamda sarstı hızlıal.. online alışverişlerde bir diğer alternatif olarak aklıma hepsiburda.com geliyor ama onlarında bunlardan bir farkı yok ki ? ilk zamanlarındaki kalitelerinden ve dürüstlüklerinden ciddi anlamda ödün vermeye başladılar.. Hatta 2-3 sene önce hatırlarım arızalı çıkan güç kaynaklarının kargo parasını bile herhangi bir tartışmaya mahal vermeden kendileri ödemişti.. Yaşadığım ve beni haklarında bir şeyler yazmaya iten son olaya gelirsek:

Geçen pazar günü 3-4 senedir kullanmış olduğum mouse mefta olunca logitech marka yeni bir edavatı "aynı gün kargo" ibaresine güvenerek hizlial.com'dan sipariş verdim.. herhangi bir şüphem yoktu nitekim aynı gün kargo ibareli bir yığın sipariş vermiştim telefondan,bilgisayara; lcd televizyondan kulaklığa kadar ve hepsi taahüt ettikleri gibi sorunsuz bir şekilde elime ulaşmıştı.. aslında 1 hafta beklesem teknoloji marketlerinden de alabilirdim ama en yakın teknoloji markete gitmek için 5-10 tl arası yol parası vereceğim için evvelki siparişlerimde beni hiçbir zaman mahçup etmemiş hizlial.com alternatifi en uygunuydu.. birde günlerden pazar bir gün sonra hadi aksilik oldu iki gün sonra gelecek ürün için cumartesiye kadar mouse olmadan mı idare edecektim ? sipariş verdiğim günün akşamı ürünün durumunu "siparişinizin faturalandırma işlemi tamamlanmıştır. kargo firmasının, takip numarası vermesi bekleniyor." olarak değiştirdiler.. yani açıklamaya göre ürün kargo firmasına verilmişti.. bu süreç zarfında iş yerinden aldığım mouse u eve götürerek idare ediyorum akşamları evdeki makinemde mouse yok.. velhasılkelam ilk gün herhangi bir hareketlilik yok, ikinci gün yok ve üçüncü günde yok..hemde ürün aynı gün kargo ibaresini taşıdığı halde.. sonunda mesaj attım ve ürünün ahvalini sordum.. gönderdiklerini şu an kargo firmasında olduğunu iddia ettiler. tuhaftı çünkü şu 1 haftalık süreçte kitapyurdundan yapmış olduğum sipariş sitenin kargo firmasına verdiği günün hemen ertesinde elime ulaşmasına karşın hizlial'ın kargoya verdiğini iddia ettiği ürün gelmemişti..hemen yurt içi kargo'nun çağrı merkezini arayıp ismim üzerinden tarama yaptırdım ancak kargo firmasına göre son bir haftadır adıma kitapyurdundan yapılan gönderi dışında herhangi bir kargo yoktu.. hadi dedim belki fatura adresi ve gönderi ismi farklıydı acaba fatura adresindeki isme mi gönderdiler diye bu seferde fatura adresindeki isim üzerine arattım o da yok yani hizlial.com tüketiciyi göz göre göre saflıktan öte kargo firmasını arayamayacak kadar aciz ve durumu farkedemeyecek kadar basiretsiz görüyordu..

şimdi diyeceksiniz ki sabret lan 3-4 gün göndermemeleri mi sorun ? yok arkadaş sorun 3-4 gün göndermemek değil nitekim ben an oldu 15-20 günde bekledim bir sipariş için.. sorun kullanıcıyı enayi yerine koymaktır.. gönderilmeyen ürünü gönderdik deyip tüketiciyi bu vakit kazanma numaralarıyla kandırmaktır.. desler ki yılbaşıdır beyefendi kusura bakmayın yoğunluktan ötürü gecikmeler yaşıyoruz henüz göndermedik amenna.. ancak gönderilmeyen ürünü gönderdik deyip "yalan" tabirinin tanımını yapmak senelerdir alışveriş yaptığım ve güvendiğim hızlial.com'a hiç yakışmadı.. şu an siparişimi iptal etme sürecindeyim olmadı bu hizlial, yakışmadı..

28 Ekim 2011 Cuma

Bu Riera O Riera'ya Benzemiyor

0 yorum


Şahsen Liverpool da oynadığı zamanlar hakkında bilgi sahibi değilim geniş bir argümanım yok ;ancak klasik bir taraftar gibi Galatasaray'a gelmeden önce mevcut "yutup" videolarından tekniği hakkında basit düzeyde bilgi sahibi olabildim. Benim görebildiğim kadarıyla Riera tek harekette rakip oyuncuyu ekarte edebilecek kadar teknik, sol ayağı sağlam, adam geçmekte sıkıntı yaşamayan ve etkili paslar atabilen kaliteli bir futbolcuydu. Avrupa futbolu hakkında bilgi sahibi olan blog yazarlarının yazılarında da liverpool'dan ayrılma sebebinin "benitez ile yaşadığı sorunlar" olduğunu öğrenincede kendisini klas bir futbolcu olarak etiketlememek için hiçbir neden kalmadı.Arda gittikten sonra sağlam bir kewell geliyor izlenimine kapılmıştım. hele hele olympiakos taraftarlarının riera'yı karşılamak için 5000 kişi toplaşması beklentilerime farklı bir yön çizmişti. Biz buna benzer bir beklentiyi 10 numara açlığı çektiğimiz bir yaz günü cassio lincoln'de yaşamıştık. Herhalde bu videoda yunan taraftarlar ile bizim taraftarımız arasındaki benzerliklerin en önemli göstergesi olsa gerek. Onların beklentilerini de gayet net açıklıyor.. Hani hava alanında futbolcu karşılamaları bir tek türkiye'de var deriz ya onu tekzip edercesine bir görüntü..



Her şeye rağmen taraftarın büyük çoğunluğu gibi futbolu daha göz önünde olan makine intizamlı alman ulusal takımının değişmez sol açığı podolski isminden sonra riera'nın bir anda resmi sitede açıklanması taraftarın büyük çoğunluğunda hoşnutsuzluk yaratmıştı.. Sebebi de oyunu bilinen, klası tartışılmaz podolski den sonra yakın tarihte yunan topraklarında bir sene boyunca neler yaptığı sadece youtube videolarından anlaşılabilecek bir riera'nın tercih edilmek zorunda kalınışıydı.. Liverpool günlerinden sonraki bu karadelik emsali bilinmez ve gözden önünde geçirilen sezon soru işaretleri oluşturuyordu.. Ben sezon başlamadan önce gerek fiziği gerekse liverpool günlerinden bir şey kaybetmiş olduğunu düşündüğüm oyun tarzı ile kendisini kewell ile eşleştirmiştim iyi bir riera'nın kewell dan esintiler sunabilecek yetenekte olduğuna inanıyordum..

İlk kez net olarak ispanyolu samsunspor maçında görebildik hatta futbolundan emin olduğum felipe melo, ujfalusi gibi adamlardan çok ona odaklandım.. Diyorum ya fizik itibariyle ve oyun tarzıyla bi kewell etkisi bırakacak tarzda olduğuna inanıyordum ama ne kewell ne de daha önce emsal verilebilecek farklı bir oyuncunun etkisini bıraktı.. Kewell'ın ilk maçı olan kayserispor kupa maçını hatırlayanlar o etki ile samsunspor maçındaki riera etkisini karşılaştırırlarsa aradaki farkı daha net görebilirler.. Takıma katılma süreleri hemen hemen aynı denilebilir.. Alışma evresi dedik 3-4 maç daha izledik ama sahadaki adam uyum sürecinde dediğimiz adam aradan makul bir süre geçmesine karşın liverpool günlerindeki bir tek çalımından, bir tek pasından, bir tek şutundan örnekler sunamıyordu ve en net izahı ile bu "dandik" futbolu olaylı gaziantepspor maçına kadar geldi..

Şimdi olaya farklı açıdan bakarsak taraftar arasında hala "uyum sürecinde ve patlama yapacak" tarzı bir anlayışa sahip olanlarda var.. Geçmişte bir çok yabancı futbolcuya bakıyorumda kewell'ından, barosuna; hagi'sinden popescusuna, Jardel'in'den ilic'ine, Filipescu'sundan iliesine; lincoln'ünden, felipe'sine kadar hepsi daha ilk maçlarında bağıra bağıra kalitesini belli eden adamlardı.. Futbol hafızamı biraz yokladım ve galatasaray forması altında "bir gün açılacak" diye beklenti içersine giripte açılan golleri, asistleri, pasları sıralayan bir futbolcuya şahit olamadım..

Riera'nında bu dakikadan sonra arda'nın boşluğunu farklı bir stilde olsalar bile gidereceğine dair herhangi bir inancım yok.. Hem mental, hem fizik olarak inanılmaz bir düşük içersinde zeki düşünemiyor beynindeki şeyleri ayaklarına ve vucuduna hükmettiremiyor.. Bunun uyum ile ya da hangi oyuncunun nereye kaçacağını bilmemesiyle bir alakası yok.. Bu yapıdaki bir oyuncununda "arapatı" gibi bir anda açılacağına dair herhangi bir inanç taşımıyorum. Kariyeri ciddi bir düşüşte ve bu gün "olcan adın"dan bile daha kötü bir durumda olduğu ortadaysa malesef verilen ve ilerde verilebilecek o büyük paralar göz önünde bulundurularak durumu bir kere daha değerlendirilmeli... Bu sebepten fatih terim'in "galatasaray değişmeli ocakta da değişecek haziranda da değişecek" sözünün bir ucu riera'ya da gitmiştir. Sevilir ya da sevilmez Arda gittikten sonra sol açık felç olmuş durumda ve bu takımın çok değil sol açığında da bir kazım kazım'a ihtiyacı var hepsi bu... Bu riera aşağadaki riera'ya hiç benzemiyor.. Hadi bir ilk olda galatasaray tarihinde sonradan açılan bir oyuncu olarak seneler sonra bu takıma yeni gelen bir oyuncu için "işte rirera'da böyleydi" diyelim.. bknz: mucizelere inanabilmek

26 Ekim 2011 Çarşamba

Yusuf Namoğlu'na Dair

0 yorum


Türk hakemleri psikolojik olarak büyük bir revizyon geçirmediği müddetçe uygulamaya konulan hiçbir kural ve bu kurallar ile sağlanan hayali otorite türk hakemliğini bir gram ilerletmeyecektir bilakis türk futboluna büyük zararlar verecektir.. Son gaziantepspor maçı yusuf namoğlu ve heyeti tarafından uygulanan zırva kuralların nasıl çöktüğünün çok net bir kanıtı oldu.. Edirne'nin ötesinde amacı "futbol" oynatmak olan hakemler diğer tarafta otorite adı altında standartı olmayan bir "itiraz" kavramına dayanarak ota boka kart gösteren ve düdüğe nefes vermeyi marifet sayan türk hakemleri.. Aslında daha ligin ilk haftalarında çökmüştü ama şu ana kadar hiçbir maç bu kadar net "hakem hataları" ile bu kadar katledilmediği için dikkat çekmiyordu.

"Hakemlere itiraz edilemez, ilk itiraz eden sarı kart yer seyirci tahrik edilemez" gibi hakemleri dokunulmaz bir varlıkçasına ululaştıran ve futbolcuları duygularını yitirmiş bir paranoyak gibi ruh hastası kılıfına sokmaya çalışan gerzekçe bir kuralı neye istinaden koydurduğunu ya da bu kuralın konulmasındaki etkisini ediyorum namoğlu'nun. Eğer futbol oyun kurallarının bir standartı varsa acaba uefa nezdinde bir şampiyonlar ligi maçında hadi onu geçtim uefa kapsamındaki herhangi bir ülkede hakemlerle ilgili böyle kendi kafasına göre kural uyduran bir merci var mı ? Bizim ödlek, basiretsiz ama emekli olup kapağı bir televizyona attıktan sonra mangalda kül bırakmayan türk hakemlerinin otoritesini sağlaması için böyle boktan kurallara, götümüzden uydurduğumuz elementlere mi ihtiyacımız var ? Acaba bizim futbolcularımızca avrupadaki hangi seçkin hakem abdullah yılmaz ve türevleri gibi şamar oğlanına dönmüştür ? Madem ortada bir kural var versene servet'e gösterdiğin kırmızıdan sonra senin kurallara dayanarak sözümona sağladığın otoritenle engin baytar'a, ujfalusi'ye de o kırmızıları ?Otoriten resmen öğretmeni tarafından azarlanan bir ilk okul bebesi gibi oldu hadi savur kartları da geri kazan kaptırdıklarını.. Bir insan saygınlığını kendi sağlar karakteri ile sağlar cesareti ile sağlar, kararları ile sağlar, kararlarında yanlışlık olsa bile kendine güveni ile sağlar.. Karşı yakanın çubuklu tosununun bizim sözümona en elit hakemleri bile soytarıya çevirirken adı sanı duyulmamış bir yabancı hakem karşısında bile kuzu olmasının nedenini biri bana bir yerimizden uydurduğumuz kuralları da hesap ederek açıklayabilir mi ? Hem orda hakemi ilahlaştıran bir kural da yok peki bizim türk işi futbolcular neden orada kedi ? Neden acaba ?

Türk hakemlerinde biliçli ya da bilinçsiz şekilde "bu kurallar adamına, takımına göre uygulanır" anlayışı varsa ve bu durumda namoğlu'nun korkak hakemleri sadece sırtı sıvazlanmayan arkasında şike yapmasına rağmen "kulübünü düşürmeyen" bir kudretli adamdan yoksun kurumların emeğini sömürüyorsa sorun bu güne kadar uygulanmayıp bir anda ortaya ısıtılıp konan kurallarda değildir sorun karakterdedir, sorun, cesarettedir, sorun güvensizliktedir, sorun zihniyetlerdedir... Yöneticiler kağıt üzerindeki iki kuralı değiştirip avrupanın ve hatta dünyanın hiçbir yerinde benzer uygulaması oynayan kurallar ve kurallar silsilesi geliştirerek sorunu çözemezler önce beyinler değişmeli.. Türk hakemleri ve yöneticileri bu anlayışla dünya kupası maçlarını ugandalı, ethiopia lı hakemlerin yönettiği maçları televizyonlarının başında ayaklarını yayarak izleyip "bizim niye hakemimiz yok" diye isyan ederler..

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Sercan Yıldırım Nefreti

0 yorum

Çeşitli platformlardan transfer haberlerini, bu haberlere taraftarın tepkisini takip etmeye çalışıyorum... Son dedikodu pino'nun gözden çıkarılması ile beraber artı iyi bir rakam teklif edilerek sercan yıldırım ve volkan şen için bursaspor'un kapısının çalınacağı yönünde.. Pino nun gözden çıkartılması ile ilgili ayrı bir yazı yazılabilir ama burda esas irdelenmesi gereken husus hemen hemen her yerli santrafora bir kulp bulma alışkanlığımız.. Sercan'ı da beğenmiyoruz..Tamam gece hayatı olabilir, tamam futboldan başka şeylerede kafası basabilir, futbol zekası kıt olabilir ama allah için türkiye şartlarında alınabilecek bi yerli santrafor varda biz mi transfer etmedik be arkadaşım ? batuhan karadeniz öyle, semih şentürk böyle, sercan yıldırım şöyle, umut bulut böyle iyi de kim kaldı ? herkese bir kulp herkese bir bahane... yok işte 90'lı yıllardaki bi hakan şükür yok artık çıkmıyor alt yapıdan bir arif erdem çıkartamıyoruz çıkartsak bile elimizde tutamıyoruz.. anıl dilaver ile devam edilirse bu çocuğun başarılı olacağına kim inanıyor ? çelimsiz ve kendine güvenmeyen bir hali var hatta öyle ki bir kaç maç kötü oynayıp baskıyı kaldıramazsa takımdaki geleceği bile tehlikeye girer yeni bir cafercan aksu faciası olur.. mehmet batdal kalırsa 2.00 metrelik boyu olmasına karşın bu takatsiz hali ile takıma ne kadar katkı verebilir ? zaten terimde bunu görüp onu gönderdi kendisi içinde bir parantez açayım.. ben bu batdal kadar fizik gücü ve şut tekniği ters orantılı bi adam görmedim adam o endama rağmen toplara öyle bir vuruyorki top utanmasa boş bi naylon poşet gibi uçacak bu kadar cılız bir şut tekniği o fiziğe karşın hayret uyandırıcı.. sercan yıldırım türkiye şartlarında alınabilecek en iyi santraforllardan biridir..johan elmander ve sakatlanma potansiyeli olan bir baros'un arkasında her an hazır kıta bekleyebilir rakip defansı hareketli futboluyla yorar bazen kendinden beklenmeyecek derecede gollerde atar yerinde durmayan yapısıyla partnerine ve orta saha futbolcularına gol yollarını açar ayrıca fatih terim'in disiplini altında faydalı olması daha büyük bir ihtimal nitekim milli takımda da oldukça faydalıydı daha ne peki ? bu burun kıvırma neden ? evet gol kaçırma yüzdesi fazla olan bir oyuncu ama önceki senelerdeki galatasaray ve fenerbahçeye karşı oynadığı maçları hatırlayalım bi saç baş yoldurmasına karşın tek başına en az 2-3 kere gol pozisyonuna girmiş rakip defansı inanılmaz zorlamıştı.. hatta bursada oynanan bir fenerbahçe maçında iğrensemde hakkını vermeden edemeyeceğin volkan demirel'in harika kalecilik performansı sebebiyle gol atamamış fenerbahçe'nin defansını bir başına tarumar etmişti.. hem bu adam galatasaraylı bunu bizzat söylememiş olsa bile çeşitli platformlardan televizyon programlarından ima etmişti zaten galatasaray maçlarındaki haline bakanda bu durumu apaçık anlar.. volkan şen gibi gs maçlarında çirkeflik rekoru kırmaz. en ufak bir sinir bozucu hareketi saygısızlığı bile olmamıştır.. kasımpaşaspor maçlarındaki yekta kurtuluş tadında oynamıştır galatasaray'a karşı şahsen ben galatasaraylı olan bir futbolcunun başka bir takıma gitmesine bir taraftar olarak üzülürüm son orhan şam olayında olduğu gibi... adnan sezgin'in kaçırdığı cenk tosun'u antep satıyordu da biz mi almadık ? ayrıca yabancı kontenjanını 2 tane yabancı santrafor varken yine bu mevkiden kullanmak ne kadar mantıklı ?

Related Posts with Thumbnails

Kimsin Sen ?

 
Super Mario Jardel - Template By Blogger Clicks