Bu kadar cesur bir futbolcunun Rijkaard tarafından tercih edilmemesinin altında bizim dışardan göremediğimiz ancak florya'da dönen bazı gizli kapaklı dolaplar muhakkak vardır. Rijkaard'ın bu kadar cesaretli ve üç tane barış 10 tane sarp kapasitesindeki bir adamı oynatmaması altında teknik ve taktiksel mazeretlerin olduğunu düşünmüyorum bizim bilmediğimiz bir şeyler olmalı. Geçen günlerde Mustafa Yücedağ alınan hiçbir futbolcunun Rijkaard'ın listesinde olmadığını söylemişti. Bu açıklamayı da adnan polat'ın çok öncelerde ntv'de yaptığı "Cana'yı gerets'e danışarak aldık" açıklaması belgeliyordu. Belki onun bu kadar az şans bulması yönetime karşı teknik heyetin gösterdiği bir tepkiydi.. hala bazı şeylerin içi dolmuyor.. Rijkaard gibi bir adam kendisini defalarca ipten alabilecek bir Cana'yı, hollanda biletini almasında büyük pay sahibi olan, kaçak güreşçi sarp'a hatta barış özbek'e neden tercih etmez ? Dolmuyor bu çukurlar.. Masa başından ne sallasak boş.. Sorular uzar gider artık geleceğe bakmak gerek. Bir gün telegol gibi şaplagan bir program dahi olsa rijkaard'ın ya da neeskens'in iki yüzlülerin maskesini düşüreceği ve bu soru işaretlerine cevap vereceği bir yayın yapılmasını bekleyeceğim..
Neill ile birlikte benim gözümde maçın yıldızıdır Cana. Yıllarca fenerbahçe'nin orta sahası, defansı hatta forveti'nin göstermiş olduğu sertlik karşısında tabir yerindeyse pısırık futbolcuların biat etmesi sebebi ile kepaze oluyorduk. 3 gün önce sahada iki tane adam vardı ki cesaretleri uzun yıllar kadıköy'de galatasaraylı bir futbolcuda göremeyeceğimiz türdendi. Karın boşluğuna 5 metreden çekilen şuttan sonra ayağa kalkıp ikinci şutu da kesmek nasıl bir hırstır bunu çözemedim ben. Demek bu futbolcunun her gittiği takımda kaptanlığa yükselmesindeki etken burada yatıyormuş. 30-40 bin kişinin ana avrat sövmesine aldırış etmeden gerekirse rakibin en çirkef futbolcusuna dahi tekmeyi savurmasında yatıyormuş. Elbet tekme kabul edilecek bir şey değil ama bu futbolcunun içindeki hırsın açık bir tezahürü ve yıllarca bizim kadıköy'de görmediğimiz bir arzu.. Rakibin taraftarı karşısında ezilen, korkan futbolculara o kadar alışmışız ki insan bu adamları görünce inanılmaz bir hayranlık duyuyor.. Hagi'nin futbol anlayışında Cana bir vazgeçilmez olacak bundan eminim. Sahada Hagi'nin hırsını yansıtıyor bu deli arnavut..
26 Ekim 2010 Salı
Lorik
20 Ekim 2010 Çarşamba
Rijkaard'ı Uğurluyoruz !
Sevinsin Kansızlar !
Galatasaray Tarihi Bunları Yazdı Mı ?
Hatırlıyorum da Lucescu'nun son senesinde takımda kötü bir gidiş vardı. Diyarbakırspor deplasmanında oynanan kötü futbol ve alınan beraberlik, bazı densizlerin çingene ithamlarına varan iğrenç ahkamları; Lucescu korkak futbol oynatması zırvaları, kariyerinde başarı yok ve inter'den de kovuldu gazları ile birleşince zavallı Rumen bir anda istenmeyen adam ilan edilip topun ağzına gelmişti. ancak Özhan Canaydın yönetimi kendisine büyük güven duyarak onu takımda tutmuş, üç kuruşluk tazminatını verip kolay olanı yaparak biletini kesmek yerine "dereyi geçerken at değiştirilmez" sözüne riayet etmişti. Hatta zamanın yöneticilerinden Aziz Üstel, Luce ile sarmaş dolaş gazetecilere poz vermiş " Galatasaray tarihinde sezon ortasında teknik direktör değişikliği göremezsiniz, dereyi geçerken at değiştirilmez Lucescu'ya güveniyoruz" diyerek Lucescu'yu sezon sonuna kadar takımda tutmuşlardı. Ondan sonra yapılan saçmalıklara daha doğrusu sezon sonunda luce'nin gönderilmesine gelmek istemiyorum. Benim için en önemli husus beyefendi özhan canaydın'ın kriz yönetiminde aldığı bu etik kararın galatasaray'a nasıl bir şampiyonluk getirdiğidir. Düşünün ligin bitimine 6-7 hafta kala luce gönderilip yerine başka biri gelseydi o kıt kadro ile üçüncü yıldızın takıldığı efsane şampiyonluk gelebilir miydi ? Hatta beni ilgilendiren asıl nokta o zamanlar aziz üstel'in söylediği "Galatasaray tarihinde sezon bitmeden teknik direktör değişikliği göremezsiniz" sözü idi. Belki o dönemler kapalı kapılar arkasında sezon sonlarına doğru fatih terim ile de görüşülmüştür ancak aziz üstel'in söylediği bu sözler hala kulaklarımda.. Birde şu ana bakıyorum gelecek tam anlamıyla geçmişi tekzip eder olmuş durumda. Sanki apayrı bir takımın tarihinden bahsediyormuş o dönemler Aziz Üstel. Hatta öyle bir tarih ki bu çok öncelerinden derwall'in söylediği "galatasaray'ın olduğu her yerde umut vardır" sözü dahi yalan olmuş durumda.