Sezon başında tıkır tıkır işleyen sistemin bu maçtan sonra ciddi şekilde sekteye uğradığı alenen şu haftalarda belli olmuş oldu.. 2-3 farklı galibiyetlerden sonra takımın 1-0'lık galibiyetlere razı olur noktaya gelmesi ciddi şekilde irdelenmesi gereken bir durum.. Peki anladığımız, görebildiğimiz kadarıyla neler oldu ? Neler değişti ? Elbette o maçtan önce de başta beşiktaş maçı olmak üzere takım bazı maçlarda tehlike sinyalleri veriyordu ama özellikle kadıköy'de oynanan maçtan sonra 8 maçlık seride gördüğümüz o tek tük maçlar son 3-4 karşılaşmaya yayılır, kabus gibi çöker oldu..
Öncelikle fenerbahçe maçından bu zamana kadar takımda değişenlerin neler olduğuna takımın temel taşı konumundaki bir kaç oyuncu çerçevesinden bakmak lazım.. Rijkaard aynı, taktik aynı mentalite aynı.. Ne olursa olsun sistemden ödün vermeyecek bir mentalite.. Ama değişen bazı futbolcular ve zaruri haller var..
O zamandan bu zamana en önemli değişiklik forvet hattında mecburiyetlerde meydana geldi.. Fenerbahçe maçında kimilerine göre talihsiz, kimilerine göre kasti bir müdahale ile baros devreyi kapattı.. Yerine gelen ise o vakte kadar gol krallığına oynayay ama bunun "gol krallığı orotoryosu" olduğu tez zamanda ortaya çıkan nonda.. Nonda'nın baros ile en büyük farkı ne peki ? Hız, hareketlilik kısacası cm tabiri ile patlayıcı, hareketli forvet ile çakılı forvet arasındaki temel farklılıklar.. Ha baros öyle bir zaman gelir ki saç baş yoldurur ama onun dışında hakan şükür üzerinde bir dönemler sıklıkla dönen "defansı oyalama" görevini de nonda'dan çok açık ve net ifa eder gözlerden kaçsa da.. Sürekli olarak hareket edip yer değiştirmesi, kendisini marke eden bir defans oyuncusunun dışında ikinci bir defans oyuncusunu ya da takım savunmasında yer alan bir oyuncuyu üzerine çekebiliyordu ki.. Bu da ekstradan boşluklar, orta saha oyuncularına beklenmedik pozisyon üretme imkanı sağlıyordu.. Peki nonda'nın "gol krallığı" piyesinden sonra neler oldu ? Hareketsiz bir hucum hattı.. Nonda'nın değilde kewell'ın, arda'nın açtığı boşluklar ile nonda'nın attığı bir gol ya da bi zahmet atmaya çalıştığı goller.. aradaki fark büyük.. Bitiricilik olarak benzer özelliklere sahip olduğu dünkü belediye maçı ile açıkça görülen barostan tek farkı top saklama özelliği olan nonda'nın bu sistemde pozisyon üretme ve takımdaki gizli forvetlere pozisyon sunma hususunda yapamadıkları ortada.. Bizim galatasaray'ın taktiğinden ve tek santraforlu bu taktikten anladığımız en uçtaki adamın hareketli bir oyuncu olması gereğidir.. Hayal ürünü gibi görünsede,varsayım gibi olsa da pozisyon sıkıntısının en büyük sebeplerinden biri bu zaruri değişim..
Bir diğer unsur keita'nın cezası sebebiyle en formda olduğu zamanlar takımdan eksik kalması.. Antep maçından sonra vitese takan, sonraki uefa avrupa ligi ve diğer lig maçlarında futbol stili ile bu takımın en iyi oyuncusu olduğunu gösteren, ribery'den bile daha büyük haz veren bir keita.. Fenerbahçe maçından sonra yaşanan cezadan sonra rijkaard ile arasında kişisel bir husumet olduğunu sanmıyorum ama en azından rijkaard'ın affedemeyeceği taktiksel bir hata yapmasından ötürü teknik ekibin şu aralar pekte sıcak baktığı bir oyuncu olmadığı da açık.. Hele bursaspor maçında neeskens'in takımın tek pozisyon üreten ismi olan keita'yı alıp nonda'yı oyuna koyması taktiksel varyasyonlar ile açıkçası biraz zor açıklanacak birşey.. Bu durum keita'nın bireysel olarak teknik heyetin kafasında oluşturduğu şablona aykırı davranması ile oluşan bir durum gibi görünüyor.. Nitekim pao maçında oyuna girdikten sonra bir anda oyuna inanılmaz bir hareketlilik kazandıran keita herşeye rağmen oynamayı hak ediyordu.. Evet kewell, arda ve elano'nun da formu karşısında kimin yerine oynayacağı soru işaretiydi ama 0-0 giden bir maçın ikinci yarısında bu süreye kadar olan maçlarda takımın hücum hattındaki en önemli silahı oyuna girmiyor hatta nonda'ya bu derece tahammül edilmesine rağmen oyuna sürülmüyorsa yine üstünde durmak lazım ki teknik heyetin sabrını zorlayan birşeyler muhakkak vardır.. Şu an bunu anlayabilmek çok erken..
Fenerbahçe maçından bu zamana kadar olan sürede arda turan'ın formsuzluğunu da es geçmemek gerekir.. Her ne kadar son birkaç maç yeniden hareketlense de o zamana kadar oynanan maçların büyük çoğunluğunda "maçın yıldızı" olan futbolcunun bir anda "maçın en kötüsüne" dönüşmesi ister istemez ofansif gücü oluşturan bu oyuncunun etkisizleşmesi ile birlikte zenginliği de azaltıyor.. Son 2 maçta hareketlenen bir arda'nın özellikle belediye maçında pozisyon zenginliğine yaptığı katkıyı gördükten sonra formunun takım için ne kadar önemli olduğu görülmüştür..
Bir diğer unsur ise kaleci franco'nun güven vermeyişi.. Bir süre çok güzel götürdü ama galatasaray'ın üzerine kurşun gibi çöken fenerbahçe maçı onunda üstüne çöktü.. O maçta yaptığı hatalardan önceki 8-9 maçlık diliminde taraftarın kafasındaki kuşkuları ve o 4 gollük maziyi silen franco tekrardan kafalarda acabaları oluşturdu.. Nitekim son belediye maçı kendine güvensizliğin tavan yapmış halidir.. Üstüne gelen topu bile içeri alan bir duruma gelmesi ceza alanına yapılan her ortada yürekleri ağızlara getirmek için bir nedendi.. 8-9 maçlık dilimde en azından "santcis'ten daha iyi" denilen franco şu an güven açısından santcis'i mumla aratıyor...
Bunların dışında takımda oyununda değişiklik olan ve istikrarsızlık yaşayan bir oyuncu yok gibi.. Mustafa Sarp sezon başı neyse şu anda aslanlar gibi, kewell bildiğimiz kewell, ayhan akman sabır taşı, barış özbek dengesiz, sabri hiçbir zaman kendini geliştirmedi ve geliştiremez, balta, topal, zan, servet hepsi aynı..
Dünkü maç bu açıdan enteresandı.. Belediye'nin eksik oluşununda etkisi vardır ama eksikliklere rağmen elano ile 2 nonda ile 1 gol pozisyonu yakalamanın dışında arda'nın da 2 topu direkten döndü.. En azından gol dışındaki bu 5 pozisyondan 1'i gol olsaydı şu an hakem konuşulmayacaktı önemli olan bu.. Taktiksel varyasyonda çok önemli eksikliklere rağmen takımın bu kadar pozisyon üretişidir önemli olan.. Bunun belediye'nin eksikliklerinden mi yoksa taktiğin hazmedilmesinden mi oluştuğunu devre arasına kadar geçen periyot daha net şekilde göstericek.. Baros'un yokluğuna ve vasat nonda'ya rağmen bu derece pozisyon zenginliği oluşmasının en önemli sınavı devre sona erene kadar şu önümüzdeki 4-5 maçlık seri olacak..
Elbette bu böyle gitmeyecek zamanla bu eksikliklerin büyük çoğunluğu düzelecektir.. Baros dönecek, keita oynayacak, franco kafadaki soru işaretlerini daha da netleştirecek.. İşte o zaman galatasaray'da fenerbahçe maçından sonra yaşanan düşüşün yükselişe mi çıkacağını yoksa aynı istikrarsızlıkla mı gideceğini büyüteç altına alıp daha net inceleme fırsatımız olacaktır.. Şu teknik ekip burdayken felaket senaryoları yazmak için yarım sezonu baz almaktan daha anlamsız birşey olamaz..
0 yorum:
Yorum Gönder