28 Aralık 2009 Pazartesi

Sercan'ın Galatasaray Aşkı

2 yorum


Fotoğraflar sözün bittiği noktadır.. Ertem şener beşiktaş ve fenerbahçe formasını üzerine koyarken pişmiş kelle gibi, lakayıtça sırıtan bir sercan ve galatasaray forması üzerine tutulunca düşünceli, belki de o formayı gerçekten sırtına geçirip ali sami yen'de sercaaan sercaaan, bağrışları arasında yumruk show yaptığı anı hayal eden, yıldırııııııım secaaaaaan !! anonslarını kulaklarında hisseden bir sercan.. Zaten lig tv'nin haberinde de sercan'ın gs forması üzerine tutulurken ailesinin alkış tuttuğu açıkça belli edilmiş.. Olay bitmiştir.. Takımın baros'un sakatlandığı günden bu yana en az baros kadar hareketli bir santrafora ihtiyacı olduğu açıktı umarım bu dünkü davranışından sonra sercan yıldırım olur.. Zira arada 2 milyon euro oynasa bile trişka bir yabancı santrafora para saçmak yerine "ben galatasaraylıyım" diyen bu adamı lütfen alın.. İlk zamanlar sercan hakkında kafamda soru işaretleri vardı fazla izlemediğimden ötürü ama zamanla hareketliliği ve seriliği sercan hakkındaki birçok olumsuz düşüncemi siliverdi.. Bütün bu gelişmelerden sonra ne yalan söyleyim bu yetenekli adamı fener'e kaptırırsak çok üzülürüm.. Elbette devre arasında hele ki liderliğe oynayan bir bursaspor'dan sercan'ı almak zor ama bildiğim sercan 1 senelik sözleşme imzaladı ve sezon sonunda serbest kalıyor.. Eğer bu durum göz önünde bulundurulursa her an herşey gerçekleşebilir.. Yine dediğim gibi umarım sercan'ı o sarı lacivert forma altında göreceğimiz gelişmeler bizi beklemez..

23 Aralık 2009 Çarşamba

Galatasaray - Trabzonspor Türkiye Kupası

1 yorum

Aykut
Barış
Emre Aşık
Servet
Hakan Balta
Mustafa
Ayhan
Serdar
Arda
Caner
Aydın


Açıkçası webaslan.com'da yazan kadro doğru ise as kadroyla bile sami yen'de oldukça zorlandığımız trabzonspor karşısında şöyle arkamıza yaslanıp rahat bir futbol izlememiz olası görünmüyor.. Zira rijkaard'ın kewell ile elano'ya izin verdiği ve diğer as oyuncuları da dinlendirileceği kuvvetle muhtemel bir ihtimal.. Hani şu trabzon'un 1/5'i kadar bile olmayan graz karşısında tel tel dökülen ayhan akman, barış özbek ve en önemlisi de aydın yılmaz gibi oyunculardan iyi olmasını beklemek artık büyük bir patlama beklemekle eşdeğer bir durum.. Şu ruhsuz halleri ile de bu durum çok zor.. maçı izlerken aydın'ın o ruhsuz hallerine nasıl tahamül edeceğim bilmiyorum..

Bu arada valdes'e gayri resmi seçimler ile oliver kahn'ın ardından dünya kupasının en iyi ikinci kalecisi olarak seçilen rüştü'nün önünde formayı veren rijkaard acaba ufuk ceylan'ın gözlerinden ne zaman hazır olduğunu görecek merak ediyorum.. Bu günde kaleyi artık kulübede pas tutmuş aykut erçetin'in koruyacağı görünüyor.. Rahat bir galibiyet alacağımızı öngörmemekle beraber eşitliğin olası olduğunu düşünüyorum.. Galip gelirsekte kafamızda saç kalmaz sinirden.. Umarım bu maçta serdar eylik'e de abileri tarafından pas atılır, en çok onun performansını merak ediyorum..

18 Aralık 2009 Cuma

Atletico Madrid Maçları

0 yorum


İş zor ya da daha düzgün bir ifade ile şu anki kadro yapısıyla iş zor.. Ne yalan söyleyim liverpool'u istemiyorduk ama hiçte yabana atılmayacak, taş gibi bir takım çıktı.. Mevcut kadro yapısıyla gerçekçi bu turu geçmemiz olası görünmüyor.. Biliyoruz ki bu kadronun defansını oluşturan oyuncular belediye, antalyaspor, manisaspor gibi takımların isimsiz santraforlarına bile dünyanın pozisyonunu veriyor madrid'in dünyaca ünlü ayaklarına pozisyon vermeyeceğini söylemek gerçekçi değil.. Neyse ki çok önemli bir şansımız var ki maçlara kadar transfer dönemi açılıyor eğer o zamana kadar özellikle defanstaki eksikliklere nokta transferler yapılır, kanayan yara azami düzeye indirgenirse neden olmasın ? Niye ümitlenmeyelim ? Yönetim bu sene kadronun iyileştirilmesi konusunda çok hasas devre arasında muhakkak transferler yapılacaktır aksi taktirde aydın, ayhan, barış, servet gibi adamlarla birlikte bu iş nasıl olacak düşünmek istemiyorum

11 Aralık 2009 Cuma

Limango Fırsatı

3 yorum

Sabah gs store'da kargo hariç 20.30 tl'ye satılan bu canım t-shirtü limago.com'da kargo dahil 13 tl'ye edindim.. Gerçeği gönderi biraz geç ama bu fiyata beklemeye değer.. hala anlayamadığım bir sebeple ekstradan 1 saat içersinde kullanmam şartıyla 5 tl indirimide bu üründe kullandım.. Ayrıca değişik ve hoş t-shirtlerde indirimli olarak şu an sitede store fiyatından çok daha ucuza satışta.. İlgilenenlerin stoklar tükenmeden değerlendirmesini tavsiye ederim.. Bu arada forma yok..

edit: site davetiye istemekte.. üye olmayanlara davetiye yollayabilirim..

10 Aralık 2009 Perşembe

Aslan'a İki Kötü Haber (?)

1 yorum



Haber lig tv'nin gökhan zan ve sabri sarıoğlu'nun sakatlıktan ötürü antalyaspor maçında oynamıyacağı haberi.. Eğer birinin yerine emre aşık ya da mehmet topal, diğerinin yerine de uğur uçar oynayacaksa bu haber kötü değil süper bir haberdir.. Birçok galatasaray taraftarı içinde böyle olsa gerek lig tv'nin "kötü" olarak nitelendirdiği şey..Ama mevzubahis sakatlık olunca bir insan olarak üzülüyoruz elbette..geçmiş olsun.. hepsini geçtim antalya maçında kafamızda daha çok saç kalacak, boğazımız daha az tahriş olacak..

9 Aralık 2009 Çarşamba

Günün En Güzel Dedikodusu

1 yorum


Kadıköy'de 4-1 kaybedilen maçta bütün arkadaşları boynu bükük, yenilen küfürlerin alınan sonucun öfkesiyle soyunma odasına giderken son golü atan deivid'in formasını aldığı günden bu yana farklı duygular besliyorum aydın yılmaz'a.. Ya ben çok amatörüm ya aydın yılmaz'ın endüstiriyel başka bir tabirle profosyonel futbol anlayışını kafam almıyor.. Biz genelde bu tarz "profosyonel" bir davranışı ancak yabancı bir futbolcuda yadırgamayız tıpkı takım arkadaşları sami yen'in yeni açık tribinüne bakan kalede lugano ve semih şentürkle boks yaparken lincoln'ün roberto carlos ile bu kavgayı huşu içersinde izlemesinde olduğu gibi.. Futboluna ise gelmiyorum zira önceden çok şey söyledim kendisi hakkında daha fazla konuşmak eski sözleri tekrarlamaktan öteye gitmeyecek..

Volkan şen ile takası gündeme gelmesine inanılmaz derecede sevindim.. tamam keita, elano, arda, kewell gibi adamlardan formayı kapması imkansıza yakın ama şu sezon bile oldukça şans bulan aydın'a verilen forma şansının bir benzeri volkan'a verildiğinde aydın gibi basiretsizce çarçur edeceğini sanmıyorum.. Şu kabul edilebilir ki sürat olarak olmasa da teknik kapasitesi aydın'dan çok daha üst düzeyde volkan şen'in.. Tez zamanda hatta devre arasında bu transferin gerçekleşmesi umuduyla...

Eskiye Rağbet

0 yorum

Ne güzel oyundu şu heroes 3.. Hatırlarımda ilk çıktığı zamanlar cd oyun dergisinde tanıtımını okuyup gaza gelerek oyunu edinmiştim.. e haliyle her bünyede olduğu gibi beni de acayip derecede sarmıştı.. Müzikleri, introları, karakterleri muazzamdı.. Sonrasında birçok heroes fanatiklerince yerden yere vurulan 4'ü bile severek oynamıştım ama 5 tahamül sınırlarımı zorlamış 30 dakika bile bilgisayarımda yüklü kalmamıştı.. An itibariyle oyumsana.com'da gördüğüm bir anket bir anda kafamda heroes şimşeklerini çaktırdı ve heroes'a geri dönüş şevkimi kampçıladı.. Ümit ederim vista denen allahsız platformda bir sorun çıkartmaz..

8 Aralık 2009 Salı

Uğur Uçar'ın Dönüşü

0 yorum


Şükürler olsun ki geri döndü belediye maçında oynadığı kusursuz futbol ile.. şu gözler görüyor ki iyi bir uğur uçar her halükarda o mevkiide o formayı sabri sarıoğlu'ndan alır.. Ama bizim kavrayamadığımız birşeyler olsa gerek ki belediye maçında şu an türkiye'nin en iyi sağ beki olarak gösterilen gökhan gönül'den kat ve kat üst performans gösteren uğur sabri'den o formayı alamayacak işte.. Son maçta defans menşeyli bir oyuncu olmasına rağmen gol dışında 2 asist girişimi ve defanstaki kusursuz futbolu dışında oynayabilmesi için acaba daha ne yapmalı ? Hemde çok ciddi bir sakatlık geçirmesine rağmen hala korkusuzca savaşıyor ve gözünü budaktan esirgemiyor.. Ne diyelim bizim futbol bilgimizin kavramaya yetmediği birşeyler olsa gerek..

7 Aralık 2009 Pazartesi

Fenerbahçe Maçından Sonra Neler Değişti ?

0 yorum


Sezon başında tıkır tıkır işleyen sistemin bu maçtan sonra ciddi şekilde sekteye uğradığı alenen şu haftalarda belli olmuş oldu.. 2-3 farklı galibiyetlerden sonra takımın 1-0'lık galibiyetlere razı olur noktaya gelmesi ciddi şekilde irdelenmesi gereken bir durum.. Peki anladığımız, görebildiğimiz kadarıyla neler oldu ? Neler değişti ? Elbette o maçtan önce de başta beşiktaş maçı olmak üzere takım bazı maçlarda tehlike sinyalleri veriyordu ama özellikle kadıköy'de oynanan maçtan sonra 8 maçlık seride gördüğümüz o tek tük maçlar son 3-4 karşılaşmaya yayılır, kabus gibi çöker oldu..


Öncelikle fenerbahçe maçından bu zamana kadar takımda değişenlerin neler olduğuna takımın temel taşı konumundaki bir kaç oyuncu çerçevesinden bakmak lazım.. Rijkaard aynı, taktik aynı mentalite aynı.. Ne olursa olsun sistemden ödün vermeyecek bir mentalite.. Ama değişen bazı futbolcular ve zaruri haller var..

O zamandan bu zamana en önemli değişiklik forvet hattında mecburiyetlerde meydana geldi.. Fenerbahçe maçında kimilerine göre talihsiz, kimilerine göre kasti bir müdahale ile baros devreyi kapattı.. Yerine gelen ise o vakte kadar gol krallığına oynayay ama bunun "gol krallığı orotoryosu" olduğu tez zamanda ortaya çıkan nonda.. Nonda'nın baros ile en büyük farkı ne peki ? Hız, hareketlilik kısacası cm tabiri ile patlayıcı, hareketli forvet ile çakılı forvet arasındaki temel farklılıklar.. Ha baros öyle bir zaman gelir ki saç baş yoldurur ama onun dışında hakan şükür üzerinde bir dönemler sıklıkla dönen "defansı oyalama" görevini de nonda'dan çok açık ve net ifa eder gözlerden kaçsa da.. Sürekli olarak hareket edip yer değiştirmesi, kendisini marke eden bir defans oyuncusunun dışında ikinci bir defans oyuncusunu ya da takım savunmasında yer alan bir oyuncuyu üzerine çekebiliyordu ki.. Bu da ekstradan boşluklar, orta saha oyuncularına beklenmedik pozisyon üretme imkanı sağlıyordu.. Peki nonda'nın "gol krallığı" piyesinden sonra neler oldu ? Hareketsiz bir hucum hattı.. Nonda'nın değilde kewell'ın, arda'nın açtığı boşluklar ile nonda'nın attığı bir gol ya da bi zahmet atmaya çalıştığı goller.. aradaki fark büyük.. Bitiricilik olarak benzer özelliklere sahip olduğu dünkü belediye maçı ile açıkça görülen barostan tek farkı top saklama özelliği olan nonda'nın bu sistemde pozisyon üretme ve takımdaki gizli forvetlere pozisyon sunma hususunda yapamadıkları ortada.. Bizim galatasaray'ın taktiğinden ve tek santraforlu bu taktikten anladığımız en uçtaki adamın hareketli bir oyuncu olması gereğidir.. Hayal ürünü gibi görünsede,varsayım gibi olsa da pozisyon sıkıntısının en büyük sebeplerinden biri bu zaruri değişim..

Bir diğer unsur keita'nın cezası sebebiyle en formda olduğu zamanlar takımdan eksik kalması.. Antep maçından sonra vitese takan, sonraki uefa avrupa ligi ve diğer lig maçlarında futbol stili ile bu takımın en iyi oyuncusu olduğunu gösteren, ribery'den bile daha büyük haz veren bir keita.. Fenerbahçe maçından sonra yaşanan cezadan sonra rijkaard ile arasında kişisel bir husumet olduğunu sanmıyorum ama en azından rijkaard'ın affedemeyeceği taktiksel bir hata yapmasından ötürü teknik ekibin şu aralar pekte sıcak baktığı bir oyuncu olmadığı da açık.. Hele bursaspor maçında neeskens'in takımın tek pozisyon üreten ismi olan keita'yı alıp nonda'yı oyuna koyması taktiksel varyasyonlar ile açıkçası biraz zor açıklanacak birşey.. Bu durum keita'nın bireysel olarak teknik heyetin kafasında oluşturduğu şablona aykırı davranması ile oluşan bir durum gibi görünüyor.. Nitekim pao maçında oyuna girdikten sonra bir anda oyuna inanılmaz bir hareketlilik kazandıran keita herşeye rağmen oynamayı hak ediyordu.. Evet kewell, arda ve elano'nun da formu karşısında kimin yerine oynayacağı soru işaretiydi ama 0-0 giden bir maçın ikinci yarısında bu süreye kadar olan maçlarda takımın hücum hattındaki en önemli silahı oyuna girmiyor hatta nonda'ya bu derece tahammül edilmesine rağmen oyuna sürülmüyorsa yine üstünde durmak lazım ki teknik heyetin sabrını zorlayan birşeyler muhakkak vardır.. Şu an bunu anlayabilmek çok erken..

Fenerbahçe maçından bu zamana kadar olan sürede arda turan'ın formsuzluğunu da es geçmemek gerekir.. Her ne kadar son birkaç maç yeniden hareketlense de o zamana kadar oynanan maçların büyük çoğunluğunda "maçın yıldızı" olan futbolcunun bir anda "maçın en kötüsüne" dönüşmesi ister istemez ofansif gücü oluşturan bu oyuncunun etkisizleşmesi ile birlikte zenginliği de azaltıyor.. Son 2 maçta hareketlenen bir arda'nın özellikle belediye maçında pozisyon zenginliğine yaptığı katkıyı gördükten sonra formunun takım için ne kadar önemli olduğu görülmüştür..

Bir diğer unsur ise kaleci franco'nun güven vermeyişi.. Bir süre çok güzel götürdü ama galatasaray'ın üzerine kurşun gibi çöken fenerbahçe maçı onunda üstüne çöktü.. O maçta yaptığı hatalardan önceki 8-9 maçlık diliminde taraftarın kafasındaki kuşkuları ve o 4 gollük maziyi silen franco tekrardan kafalarda acabaları oluşturdu.. Nitekim son belediye maçı kendine güvensizliğin tavan yapmış halidir.. Üstüne gelen topu bile içeri alan bir duruma gelmesi ceza alanına yapılan her ortada yürekleri ağızlara getirmek için bir nedendi.. 8-9 maçlık dilimde en azından "santcis'ten daha iyi" denilen franco şu an güven açısından santcis'i mumla aratıyor...

Bunların dışında takımda oyununda değişiklik olan ve istikrarsızlık yaşayan bir oyuncu yok gibi.. Mustafa Sarp sezon başı neyse şu anda aslanlar gibi, kewell bildiğimiz kewell, ayhan akman sabır taşı, barış özbek dengesiz, sabri hiçbir zaman kendini geliştirmedi ve geliştiremez, balta, topal, zan, servet hepsi aynı..

Dünkü maç bu açıdan enteresandı.. Belediye'nin eksik oluşununda etkisi vardır ama eksikliklere rağmen elano ile 2 nonda ile 1 gol pozisyonu yakalamanın dışında arda'nın da 2 topu direkten döndü.. En azından gol dışındaki bu 5 pozisyondan 1'i gol olsaydı şu an hakem konuşulmayacaktı önemli olan bu.. Taktiksel varyasyonda çok önemli eksikliklere rağmen takımın bu kadar pozisyon üretişidir önemli olan.. Bunun belediye'nin eksikliklerinden mi yoksa taktiğin hazmedilmesinden mi oluştuğunu devre arasına kadar geçen periyot daha net şekilde göstericek.. Baros'un yokluğuna ve vasat nonda'ya rağmen bu derece pozisyon zenginliği oluşmasının en önemli sınavı devre sona erene kadar şu önümüzdeki 4-5 maçlık seri olacak..

Elbette bu böyle gitmeyecek zamanla bu eksikliklerin büyük çoğunluğu düzelecektir.. Baros dönecek, keita oynayacak, franco kafadaki soru işaretlerini daha da netleştirecek.. İşte o zaman galatasaray'da fenerbahçe maçından sonra yaşanan düşüşün yükselişe mi çıkacağını yoksa aynı istikrarsızlıkla mı gideceğini büyüteç altına alıp daha net inceleme fırsatımız olacaktır.. Şu teknik ekip burdayken felaket senaryoları yazmak için yarım sezonu baz almaktan daha anlamsız birşey olamaz..

1 Aralık 2009 Salı

Pes Etmedin Fifa !

0 yorum

Hatırlarım fifa'nın 96 yılında varolduğu günden, futbol konusunda bilgisayardaki tekeli aldıktan sonra makineme yüklediğim bleem ismindeki emulator ile ilk defa winning eleven 4 ile tanışmıştım.. Hatta oyunuda tesadüfi eseri almıştım.. Oturduğum semtte playstation cd'leri satan bir yerde fifa dışında ilk futbol oyununu gözüme kestirmiştim o da winning eleven olmuştu.. Hatırladığım ronaldo soccer gibi bir oyun vardı ama onu bleem çalıştırmamıştı..


Grafikler bilgisayar ortamında emulator'un sunduğu imkanlar sebebiyle kısıtlı, hız yavaş bazende emulatorun ayarsızlığından ötürü çok hızlı olmasına rağmen bu oyun kendini oynatıyordu arkadaş ! Bağlatıyordu.. Hele hele brezilya'nın 98 dünya kupasında giydiği forma, taffarel'in kaleci kazağı ile benzer şekilde yapılması hala aklımda oyundan aldığım zevki katlayan unsurlar olarak.. Tabi bağlayan tek şey bu ince detaylar değildi o zamana kadar robotvari bir oynanışa bürünmüş fifa'ya nazaran çok daha keyifli oynanışı, inanılmaz kontrol özgürlüğü idi pesi keyifli kılanlar.. Hatta lisans sorunu olmasına rağmen.. Aslında kelimelerle anlatılamayacak birşey o keyifli anları anlatabilmek..

Sonrasında tabi bilgisayar yetmez oldu.. Paraya kıyılıp playstation makineleri alındı safi bu oyunu oynamak için.. Sonrasında çıkan iss, pes, winning eleven serileri bu oyuna olan açlığı bir türlü dindiremedi.. Öyle ki saatlerce oynansa bile doyulamıyordu.. Arkadaş ortamlarındaki turnuvalar, oyun içersindeki isimsiz oyuncularla rüya takımı kurma sevdası uykusuz geceleri beraberinde getiriyordu..

Zaman ilerledi tıpkı emulatorlerden evrimleşip bir zamanlar playstation 1 aldırdığı gibi playstation 2 aldırmıştı.. Playstation cafede görünen oyun kendine hasta bırakmış biriktirilen paralarla o makine sırf bu oyun için önce sirkeci doğubanka gidilip sonra televizyonun altına koyuvermiştik güzelim makinemizi.. Yine senelerdir esamesi okunmayan fifa'ya karşı ezici bir üstünlük.. Hatta fifa'nın ne ara çıktığını bile umursatmayacak bir bağımlılık...

Derken playstation 2 kalıplarına sığmadı oyun ve daha fazla grafik ve detay özgürlüğü sunan playstation 3 platformunda kendini buluverdi.. Ancak bu sefer enteresan bir durum vardı yıl 2008'e geldiğinde.. 09 versiyonunda fifa'nın forumlarda büyük bir iddia ile hazırlandığı, bu sefer herşeyin farklı olacağı söyleniyordu.. Derken oyunlar görücüye çıkmaya başladı.. Sahneye ilk olarak 09 fifa çıktı..

Tabi sırf futbol oyunları özellikle de pes için binlerce liraları vermeye hazır olan kullanıcıların kafasını karıştırıyordu bu durum.. Özellikle ciddi oyun incelemelerinin yapıldığı objektif bazı sitelerde fifa'nın pesten üstün çıkması kafa karışıklıklarını ciddi derecede arttırıyordu.. Gel gelelim vakti zamanında bu süreci yaşayan ve safi futbol oyunları özellikle de pes için playstation 3 alan şahsım bütün bunları düşünerek radikal ve riskli bir karar alıp ilk oyun tercihini fifa'dan yana kullanıyordu... Riskliydi çünkü bir oyunun fiyatı 100 tl civarındaydı.. En kötü ve berbat ihtimalde oyunun herşeye rağmen trişka çıkması karşısında hiçte ucuz olmayan bir meblağnın sokağa atılmasıydı..

ancak sonuç, verilen paralar pişmanlığın esamesini oluşturmayacak derecede büyük bir memnuniyetle geri dönüyordu.. oyun içersinde alınan zevk belkide onlarca sene sonra ilk defa bir fifa serisinde bu kadar yüksek düzeydeydi.. Ufak tefek hatalarda çıkan patchler ile düzelince 2009 yılı fifa için bir milat olmuştu seneler sonra.. Neresi anlatılır, hangi kısmın mükemmeliğinden bahsedilir bilmiyorum ama şunu net olarak söyleyebilirim ki fifa seneler sonra "playstation 3" platformunda tabir yerindeyse ölüm uykusundan uyanmış ve kusursuz bir oyun sürmüştü piyasaya..Elbette çok ciddi pes fanatiklerini kapamadı ama işe fanatiklikten ziyade objektif ve önyargısız olarak bakanlar kararlarından ötürü pişman değildi..

Herşeye rağmen en büyük pes fanatiklerinin bile 2009 serisindeki gelişmesini taktir etti fifa'nın playstation 3 platformunda.. ve o fifa 2010'da da durmadı ve şu an oynadığımız kusursuz oyunun zevkini bizlere tattırdı.. Fazla birşey diyemiyorum oyunun güzelliklerinin ne olduğu zaten birçok forumda, oyun sitelerinde yazıyor.. Çok farklı bir şey senelerdir oynadığım pes'i alıp bir denemeyi bile aklıma getirmiyor bu fifa.. çok acayip birşey..

Bu arada 10 serisinde galatasaray'dan bahsetmek gerekirse keşke elano dışındaki futbolculara da özen gösterseydin be fifa diyorum ve tek kırık notumu buradan veriyorum.. Orada da keita'nın oyun tarzının gerçekteki futbol stili ile inanılmaz benzerliği bu kırık notu verirken bile elimi titrettiriyor.. Bu kadar mı benzer oyunu arkadaş ?

Related Posts with Thumbnails

Kimsin Sen ?

 
Super Mario Jardel - Template By Blogger Clicks