Takıma oynamaktan, salt yeteneklerini kullanmaktan ziyade birlikte oynamayı sevdiği topçularla oynayınca futboldan keyif alan asıl kabiliyetini o zaman kullanan aksi durumda ise ayaklarına betonları, demirleri bağlayan, futbola lanet ettirendir kongoludur shabani..
3 senedir bu takımda futbol adına, mevkiisi adına, galatasaray adına yaptıklarını, yapamadıklarını çok iyi biliyoruz.. Şampiyonluk golünü attığı sezon nonda'nın hakan şükür'ün gölgesinde kalmasına rağmen tadını damağımızda bırakan futbolu ile resitaline koyduğu harikulade bir noktaydı.. Ancak skibbe ve bülent korkmaz yönetiminde yapamadıkları ve o koyduğu noktaya yeni bir satır başıyla devam edememesi ? İlk olarak sözleşme uzatıp hazır paraya sırtını dayaması dedik ama nonda paşa 2009-2010 sezonuna öyle bir girdi ki %90'ına yedekte başladığı sezonun 10. haftasında süper ligin gol kralı oldu.. süper bir istatistik.. Hazır para alması sonucu sırtını eurolara dayaması tezi biraz çürür gibi oldu.. Ancak 2009-2010 sezonunda gözümüze başka bir şey daha takıldı.. Nonda'nın en iyi anlaştığı adam keita ile beraber oynarken gösterdiği istek ve olmadığı maçlarda sahada yapabildikleri.. İşte anahtar buradaydı.. Bir analiz yapılır nonda'nın rigobert song, abdul kader keita ile oynadığında koşma, isabetli şut, pas gibi istatistikler ortaya konulur bunlar oynamadığı zamanki istatistikler ile karşılaştırılırsa dediklerimiz alenen teyit edilmiş olur..
Eğer shabani nonda'nız varsa kısaca "kanka" sı olacak futbolcunuz sahada olmadığı müddetçe 10 kişi oynamaya muktedirsiniz.. Ha ben nonda'dan yararlanmak isterim derseniz kongolu kamyon şoförü ya da kömür işçisini bile sahaya koysanız nonda motoru takar.. Verim dediğimiz şey nedir ? Oynama şevki, isteği ve hırsı ile ortaya çıkan bir olgudur... Yani gol kaçırsa rezalet bir bitiricilik yeteneğine sahip olsa bile milan baros'un her zaman yaptığı gibi rakip defansın gardını düşürüp kewell'a, arda'ya gol attırmaktır.. Santrafor mevkiinde dikilip rakip defansı kariyerinin en kolay maçına çıkartmak değildir.. Bazı şeytani (!) futbol beyinleri de bunu görmekten aciz futbol zekaları ile baros'a dürbünün tersi, nonda ya oturdukları yerden dürbünün düz tarafından bakarak rijkaard'a sallar.. Neyse tekrar nonda ya dönersek..
Nonda istenenleri, kalıbından futbolculuğundan beklenenleri ne zaman yapar ? 2 sene önce aynı toprakların futbolcusu olmaktan ötürü büyük yakınlık kurduğu rigobert song oynadığı zaman yapar.. Bu sene abdul kader keita oynadığı zaman.. Bunu görmekte öyle aman aman futbol analizcisi olmayı gerektirmez.. Geçen sene kendi kıtasından, dilinden bir oyuncu olmadığı zaman nonda'nın ne derece sefillere oynadığını ve kendine lanetler ettirdiğini biliyoruz.. Peki bu sene ne değişti ki nonda maçların %90'ına yedek çıkmasına rağmen şu an gol kralı ? ya da 2 sene önce geçen seneki nonda'ya göre ne değişikti ? Çok basit vatandaşı sayılacak bir keita geldi, geçen seneninde reçetesi çok basit rigobert song gidince takım içersinde anlaşabileceği futbol oynamaktan keyif alacağı bir adam kalmadı.. Öyle nefret duydu ki futbola adım atacak takati hissetmedi nefret ettiği gibi bizlerede ettirdi.. potansiyelini sahaya sürerse yedek çıktığı maçlarda bile gol krallığına oynayacak bu adamdan yararlanmak malesef sizin teknik, taktik zekanız kapsamında olacak birşey değildir sözün özü.. kendisine bağlıdır..
Bu gün bir halı saha maçına gittiğimizde, hatta futboldan uzaklaşalım yeni bir işe girdiğimizde bile patronların afrasına tafrasına birlikte göğüs geremiyeceğimiz, anlaşamayacağımız iş arkadaşlarına karşı beraber hareket edeceğimiz bir insanın varlığı olmayınca yaptığımız işten keyif alamayız, o işe girdiğimize lanet ederiz.. sonuçta bu işin sonu sırf parası için katlanılmak zorunda kalınan işte o işi sevmemekten dolayı oluşan hataların neticesinde kovulmaya kadar varır.. Birde olaya tam tersten bakarsak.. gün içersinde işlerimizi beraber yapabileceğimiz, aynı memleketliniz, halinizden anlayan, iş çıkışında bile beraber vakit geçireceğimiz, beraber olmaktan büyük güven duyduğunuz bir dostun varlığı nasıl bir motivasyon kazandırır ? Acaba o zamanda yaptığımız işten aldığımız tatmin bu kadar az olur mu ?
Açıkçası nonda'nın anlaşabileceği adamlar olmadığı müddetçe saha içersinde salla başı al maaşı zihniyetinden vaz geçeceğine ihtimal vermiyorum.. 3 senede bizim gördüğümüz karakterin kökleri ta kişiliğine kadar uzanıyor nonda'nın.. Skibbe dönemindeki nonda'nın fransa basınına verdiği demeçlerde skibbe'ye "bizi çalıştırmıyor, iyi bir teknik direktör değil, yanlış taktik veriyor" minvalinde laflar ettiğini biliyoruz.. Peki böyle düşünen, hocasını sevmediği açıkça belli olan bir adam takımın başındaki hocanın kellesini kurtaracak şeyler yapabilir mi ? Geçen seneye şahit olanlar bunu bir kere daha düşünmeli, dikkatle tartmalı..
2 Kasım 2009 Pazartesi
Nonda'ya Güvenmek
Gönderen
Mario Jardel
Etiketler:
Shabani Nonda
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder