24 Kasım 2009 Salı
Rijkaard mı ? Antrenör Değil !
22 Kasım 2009 Pazar
Sistemin Adamı Olamayacaklar !
Tıpkı bir fenerbahçeli'nin ya da galatasaray'ın mağlubiyetine sevinen birinin ağzından dökülen sözler gibi ama malesef takım içersinde rijkaard'ın gazı bitmiştir daha doğru bir ifade ile profosyonel anlayıştan yoksun, bu anlayışla avrupada oynama hayalleri kuran bazıları rijkaard'ın taktik anlayışını tüketmiştir.. zaten 11 kişiden 3 kişi bir şekilde yan yana geldi mi haydi haydi yeter..
Sezon başında 1-0 ile yetinmeyen ayağa paslar ve kontra atakları affetmeyen 90'dakika izlemenin keyiften yetmediği bir takım varken bu gün 1-0 olsun bizim olsun anlayışının hüküm sürdüğü ve güzel futboldan uzak tamamiyle skora dayalı bülent korkmaz dönemi havasının estiği bir takım var.. Bu kesin ve net.. manisaspor maçı bunu teyit etmiştir. Birtek baros'un olmaması bu takımın oyununu bu kadar etkilememeli ya da keita'nın yokluğu rijkaard'ın sisteminin bir tek oyuncunun üzerine yığıldığı gibi bir yanlışlığı kabul ettirmemeli.. Ayan beyan ortada bazı futbolcular ile rijkaard'ın yıldızı barışmayacak.. İşin tuhafı ısrarla yaptıkları ile kafasını yiyecekler hollandalının..
1- Herşeye rağmen elano blumer'e sabır gösterilmeli evet bariz hatalar yapıyor, kritik top kayıpları takıma olağan dışı kontra ataklar yedirtiyor ama şu takımın kapasitesi artık elano blumer'in kötü oyununu bertaraf edecek kalitede öyle olmalı.. Nitekim ilk yarıda da fena değildi elano nitekim irdelenmesi gereken daha önemli konular vardır ki takıma elano'dan daha çok zarar veren ve elano'nun uyum sorunu gibi bir gerekçesi varken hiçbir gerekçe olmaksızın takımı, sistemi baltalayanlardır bunlar..
2- 28 yaşında galatasaray'a gelen mustafa sarp'ın 1 sene öncesine kadar şu takımda mehmet topal'dan fersah fersah üstün oynayacağını ummazdım ama bu gün golü yedirtmesine rağmen şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki 4 tane topal'ı yan yana koysan bir tane sarp etmiyor.. Bundan daha kötü bir topal göremiyeceğiz kesinlikle.. Diyarbakırspor maçında yedirdiği golden sonra bu gün doğru ya da yanlış yaptığı hareketin akabinde yedirdiği gol.. Onun dışında gerek defansif, gerek ofansif olarak son derece silik basiretsiz bir futbol.. Ne yaptığını anlayamıyorum topal'ın bir oyuncu bir teknik direktör değişikliği ile bu kadar "dökülüyor" ise bu oyuncunun kalitesi tartışılmalıdır.. Sezon başında ada'ya gideceği konuşuluyordu acaba ufak bir sistem değişikliğinde(öyle umuyoruz) bile bu derece sefillere oynayan topal everton'da ne yapacaktı ?
3- Ayhan akman ilk yarıda her zamanki gibi oyunun hızını kesen yegane adamlardandı.. hatta topal'dan daha çok göze battı hataları ile.. Olmuyor, yürümüyor ama işte onun gibi 3-4 adam yan yana gelince bir takımın çöküşü böyle gerçekleşiyor..
4- Belki bu gün göze batmadı ama şu kalitedeki bir takımın stoperi gökhan zan ile servet ikilisi olamaz. Olsa bile bu ikilinin şu takımda uzun pas atma gerekçesi kesinlikle yoktur.. buna sabri sarıoğlu'da dahil.. Sezon başında hiç olmadık şekilde son 4-5 maçtır bu adamlar ısrarla uzun paslar yapıyor ve ataklar sabun gibi eriyor.. Ortada birkaç tane geçerliliği olabilecek gerekçe var.. Birincisi ya rijkaard bu adamların 4-5 maçtır ısrarla saçma sapan uzun pas yaptıklarını görmüyor, ya bunu yapmalarını istiyor ya da bu ikili maç içersinde kontrolü kaybediyor.. Olacak şey değil ! Eğer sistemin kontrolünü kaybedecek ve yükünü taşıyamıyacaklarsa bu görev bilinci ile o bölgeye kesinlikle neşter vurulmalıdır.. Galatasaray'ın farkı arttırma çabaları mütemadiyen teknik beceriden yoksun adamların ( topal, sabri, gökhan, servet) uzun pas denemeleri sebebiyle eriyip gidiyor devamında da skora yatan bir takım ortaya çıkıyor.. Hepsini geçtim bu takım çıplak gözle gördüğüm en iyi defans ikilisini popescu bülent, song tomas, kısmende servet song ile yakaladıysa bu ikililerden en az birinin kaliteli yabancı olması galatasaray'ın ve türk futbolunun kabul göreceği defans anlayışı ile ilgili fikir veriyor olsa gerek..
5- Şu kalitedeki bir takımın 1-0'ın üzerine yatıpta yenilen golden sonra hakemin üstüne yüklenmesi utanç vericidir.. Gökhan zan, topal maçtan sonra hangi gerekçe ile hakemin üstüne yürüdüler anlayamadım zira hakem 5 dakika uzamayan maçı 5 dakika uzatarak belki birazda endirek vuruşun suçluluğu ile galatasaray'ın gol atması için elinden geleni yaptı.. Ama yine diyorum şu takım manisa karşısında üzerine yattığı skordan sonra hakeme çullanıyorsa bu kesinlikle utanç verici !
6- Bana bu nahoş başlığı attıran aslında tüm takım değildir, sisteme uymaktan öte olaya gaz anlayışı ile bakan, pofpoflanmalarla hadi koçumlarla giden, sistem disiplininden yoksun adamlardır.. Şu takımdan topal, ayhan, sabri çekilse ve rijkaard sezon başında alt yapıdan pişirdiği adamlara "ekstradan hiçbirşey yapmamalarını sadece kendi söylediklerini yapmaları" gerektiğini söylese herhalde bu toy adamlar rijkaard'a kafa tutup saçma sapan uzun paslarla, sisteme uymayan hareketlerle takımı bu kadar baltalamazlardı.. Şu açıkça görülüyor takımda bazı oyuncular bu taktiğin ve rijkaard'ın adamı değiller.. Bilmiyorum usta daha kenardan bunlara ne kadar dayanıcak
7- Bu disiplinden yoksun kısaca rijkaard'ın sezon başı röportajında farkedip söylediği " türk futbolunda herşeyden biraz var ama hiçbirşey tam değil" anlayışının ağırlığını hissettiren bu adamlar takım içersinde olduktan sonra ufak mucizler dışında tam anlamıyla işleyen bir taktik görmemiz malesef mümkün değil.. Artık buna inanmaya başladım.. Şu maçta en suçsuz ve haline en çok üzüldüğüm adamlar sistemi baltalanan rijkaard ve neeskenstir.. Eğer barcelona apoleti ile adam bir oyuncusunu agresif olmayın diye uyarıp oyuncusu ısınırken takımı geriyorsa, uzun pas atmayın dediği atamlar saçma sapan uzun pas atıyorsa daha nasıl lafını dinlettirebilir ki ? falakaya mı yatıracak ?
Şu fırsat kaçırıldıktan hele bu kadar rezil bir futbolla kaçırıldıktan sonra benim sezon başından beri düzelmeyen topal, 4-5 maçtır saç baş yolduran ayhan, bazı arkadaşların ısrarla geliştiğini iddia ettiği sabri, uzun pas atmaları ancak meşe odunuyla engellenecek gökhan zan ve servet olduğu müddetçe güzel oyundan ümidim yok, çok kötü kırıldı..
18 Kasım 2009 Çarşamba
Yiğit Şardan'ın Demek İstediği ?
2 Kasım 2009 Pazartesi
Nonda'ya Güvenmek
Takıma oynamaktan, salt yeteneklerini kullanmaktan ziyade birlikte oynamayı sevdiği topçularla oynayınca futboldan keyif alan asıl kabiliyetini o zaman kullanan aksi durumda ise ayaklarına betonları, demirleri bağlayan, futbola lanet ettirendir kongoludur shabani..
3 senedir bu takımda futbol adına, mevkiisi adına, galatasaray adına yaptıklarını, yapamadıklarını çok iyi biliyoruz.. Şampiyonluk golünü attığı sezon nonda'nın hakan şükür'ün gölgesinde kalmasına rağmen tadını damağımızda bırakan futbolu ile resitaline koyduğu harikulade bir noktaydı.. Ancak skibbe ve bülent korkmaz yönetiminde yapamadıkları ve o koyduğu noktaya yeni bir satır başıyla devam edememesi ? İlk olarak sözleşme uzatıp hazır paraya sırtını dayaması dedik ama nonda paşa 2009-2010 sezonuna öyle bir girdi ki %90'ına yedekte başladığı sezonun 10. haftasında süper ligin gol kralı oldu.. süper bir istatistik.. Hazır para alması sonucu sırtını eurolara dayaması tezi biraz çürür gibi oldu.. Ancak 2009-2010 sezonunda gözümüze başka bir şey daha takıldı.. Nonda'nın en iyi anlaştığı adam keita ile beraber oynarken gösterdiği istek ve olmadığı maçlarda sahada yapabildikleri.. İşte anahtar buradaydı.. Bir analiz yapılır nonda'nın rigobert song, abdul kader keita ile oynadığında koşma, isabetli şut, pas gibi istatistikler ortaya konulur bunlar oynamadığı zamanki istatistikler ile karşılaştırılırsa dediklerimiz alenen teyit edilmiş olur..
Eğer shabani nonda'nız varsa kısaca "kanka" sı olacak futbolcunuz sahada olmadığı müddetçe 10 kişi oynamaya muktedirsiniz.. Ha ben nonda'dan yararlanmak isterim derseniz kongolu kamyon şoförü ya da kömür işçisini bile sahaya koysanız nonda motoru takar.. Verim dediğimiz şey nedir ? Oynama şevki, isteği ve hırsı ile ortaya çıkan bir olgudur... Yani gol kaçırsa rezalet bir bitiricilik yeteneğine sahip olsa bile milan baros'un her zaman yaptığı gibi rakip defansın gardını düşürüp kewell'a, arda'ya gol attırmaktır.. Santrafor mevkiinde dikilip rakip defansı kariyerinin en kolay maçına çıkartmak değildir.. Bazı şeytani (!) futbol beyinleri de bunu görmekten aciz futbol zekaları ile baros'a dürbünün tersi, nonda ya oturdukları yerden dürbünün düz tarafından bakarak rijkaard'a sallar.. Neyse tekrar nonda ya dönersek..
Nonda istenenleri, kalıbından futbolculuğundan beklenenleri ne zaman yapar ? 2 sene önce aynı toprakların futbolcusu olmaktan ötürü büyük yakınlık kurduğu rigobert song oynadığı zaman yapar.. Bu sene abdul kader keita oynadığı zaman.. Bunu görmekte öyle aman aman futbol analizcisi olmayı gerektirmez.. Geçen sene kendi kıtasından, dilinden bir oyuncu olmadığı zaman nonda'nın ne derece sefillere oynadığını ve kendine lanetler ettirdiğini biliyoruz.. Peki bu sene ne değişti ki nonda maçların %90'ına yedek çıkmasına rağmen şu an gol kralı ? ya da 2 sene önce geçen seneki nonda'ya göre ne değişikti ? Çok basit vatandaşı sayılacak bir keita geldi, geçen seneninde reçetesi çok basit rigobert song gidince takım içersinde anlaşabileceği futbol oynamaktan keyif alacağı bir adam kalmadı.. Öyle nefret duydu ki futbola adım atacak takati hissetmedi nefret ettiği gibi bizlerede ettirdi.. potansiyelini sahaya sürerse yedek çıktığı maçlarda bile gol krallığına oynayacak bu adamdan yararlanmak malesef sizin teknik, taktik zekanız kapsamında olacak birşey değildir sözün özü.. kendisine bağlıdır..
Bu gün bir halı saha maçına gittiğimizde, hatta futboldan uzaklaşalım yeni bir işe girdiğimizde bile patronların afrasına tafrasına birlikte göğüs geremiyeceğimiz, anlaşamayacağımız iş arkadaşlarına karşı beraber hareket edeceğimiz bir insanın varlığı olmayınca yaptığımız işten keyif alamayız, o işe girdiğimize lanet ederiz.. sonuçta bu işin sonu sırf parası için katlanılmak zorunda kalınan işte o işi sevmemekten dolayı oluşan hataların neticesinde kovulmaya kadar varır.. Birde olaya tam tersten bakarsak.. gün içersinde işlerimizi beraber yapabileceğimiz, aynı memleketliniz, halinizden anlayan, iş çıkışında bile beraber vakit geçireceğimiz, beraber olmaktan büyük güven duyduğunuz bir dostun varlığı nasıl bir motivasyon kazandırır ? Acaba o zamanda yaptığımız işten aldığımız tatmin bu kadar az olur mu ?
Açıkçası nonda'nın anlaşabileceği adamlar olmadığı müddetçe saha içersinde salla başı al maaşı zihniyetinden vaz geçeceğine ihtimal vermiyorum.. 3 senede bizim gördüğümüz karakterin kökleri ta kişiliğine kadar uzanıyor nonda'nın.. Skibbe dönemindeki nonda'nın fransa basınına verdiği demeçlerde skibbe'ye "bizi çalıştırmıyor, iyi bir teknik direktör değil, yanlış taktik veriyor" minvalinde laflar ettiğini biliyoruz.. Peki böyle düşünen, hocasını sevmediği açıkça belli olan bir adam takımın başındaki hocanın kellesini kurtaracak şeyler yapabilir mi ? Geçen seneye şahit olanlar bunu bir kere daha düşünmeli, dikkatle tartmalı..