21 Ağustos 2009 Cuma

Abdul Kader

D-Smart yoksunu olduğumuz ve Ali Sami Yen'e uzak bir yerde ikamet ettiğimiz için maçı izlemek için kıraathane yollarını tuttuk yarım saat önceden.. Gittiğimiz mekandaki büyük salon yarı yarıya ayrılmış durumdaydı.. Bir tarafı fenerbahçe maçı, diğer tarafı da galatasaray maçı için ayrılmıştı.. Ancak enteresan bir durum söz konusuydu ki maçı izlemeye yarım saat önceden gitmeme rağmen gittiğimiz yerin "galatasaray" için ayrılan bölümü tıka basa dolmuştu.. Tek tük oturulacak yerler vardı.. Daha önce de avrupa kupası maçlarını aynı yerde seyrettiğim ve 5 dakika kala bile salonun yarısının dolmadığını bildiğim için bu çok enteresan durumdu.. Demek tribünlerdeki galatasaray'ı izleme arzusu taraftarı ve maçı tribünlerden izleme imkanı olmayanları en yakın d-smartlı televizyona koşturtmuş..

Maçın ilk 20 dakikası estonya takımının 10 kişi hatasız defans oynama anlayışı ile geçti.. Galatasaray ağır siklet boks şampiyonu edası ile orta sahada öyle bir top çevirmeye başladı ki, rakip amatör boksörün gardını açtığı en ufak bir anda knockout edici yumruğu keita indirdi.. Zaten bu dakikadan sonrada film koptu.. O dakikaya, galatasaray'ın rakibi tarttığı ana kadar takım içersinde denizli maçından bu yana devam eden tek tük hatalar sırıtmadı değil.. Elbette bunlar takımın hücum zenginliği ile kıyaslandığında incir çekirdeğini doldurmayacak şeylerdi ama tıpkı denizli maçında golden önce barış'ın yaptığı top kaybına benzer bir kayıbı ayhan 2 defa yaptı.. Belki estonya takımı biraz daha becerikli olsa ve hucumda teknik ayaklara sahip olsalardı ilk dakikalarda canımız sıkılabilirdi ama çok şükür bütün bunlar sadece "ders alınması ve giderilmesi gereken hatalar" olarak kaldı, acı tecrübe olmadı..

Bu taktik anlayışı içersinde hücuma kalkılırken yapılan pas hataları özellikle defansın göbeğinde 2 tane ağır oyuncuya sahip takımı olması gerekenden daha fazla şekilde tehdit ediyor.. Bu bağlamda burda en büyük sorumluluk takımın teknik yoksunu ya da teknik yeterliliği kısıtlı bazı adamlarının üstüne kalıyor.. Sabri, Ayhan, Mustafa Sarp, Barış Özbek gibi.. Özellikle mustafa sarp her geçen gün üstüne birşeyler koyup daha az hatayla oynamaya ve gün geçtikçe topal'ı aratmamaya başladı.. Bülent korkmaz'ın bu takıma en büyük sevabı oldu onun transferi..Maç içersinde minimum düzeyde hata ile oynadı..Ancak aynı şeyleri Ayhan Akman ve Sabri Sarıoğlu için söylemek güç.. Ayhan hala ayağında inanılmaz derecede gereksiz top tutuyor.. Bunu rijkaard mı söylüyor acaba orasını bilmiyorum ama top tutma sevdası talin'in gelişen 2-3 tek tük atağının yaratıcısı oldu.. Hafta sonu rakip talin olmayacak malesef.. Sabri'ye ise söylenecek söz yok.. Artık barım barım bağırıyor bu takımın, lokomotif gibi işleyen takımın bir ferdi olamayacağını.. Umarım kenardaki usta tez zamanda bir şeyler düşünür bunun için.. Zira keita'nın binbir emekle, deli gibi koşarak taşıdığı topları böyle emek hırsızının dağlara taşlara orta yaparak harcaması sabır taşını çatlatır...

Keita, ya işkembeden sallayanlar.. Tek bir futbolunu izlemeyip istatistiklere, gazete küpürlerine bakarak spor yazarı olduğunu zannedenler, "bakın lyon satıyorsa iyi oyuncu değildir, kaç gol atmış ? " diyenler cevabını yavaş yavaş almaya başladı.. Böyle giderlerse de sezon sonunda keita'nın kramponlarını yerler..Muazzam bir oyuncu. Şahsen lyon'da hiç izlemedim ama insan ötesi fiziğini tekniği ile birlikte bu kadar muhteşem kullanan bir adamın eşi benzeri yoktur.. Ayrıca freekick golündeki tekniğe ve falsoya da dikkat çekerim.. Muazzam bir şey..

Taktik öyle bir işliyor ki, arda dursa keita sivriliyor, baros dursa kewell sahne alıyor.. Kimse bir oyuncunun formsuzluğunu skora yansıtıp onu akbabaların önüne atmıyor.. Mazallah bu gün rakip başka bir takım olsa ve diğer oyuncular gol atamasa "baros'a" sallayanların haddi hesabı olmazdı.. Bu arada aydın yılmaz netanya maçının üstüne daha şimdiden yatmaya başladı.. Ya da o oyununun rakibin zayıflığına bağlı olduğu ortaya çıkmaya başladı.. Kalibresi galatasaray'da oynamak için yetersiz.. Rijkaard'ın serdar eylik bu derece iyiyken ilk 18'e bile almamasında ve aydın'a şans vermesinde vardır bir bildiği umarım.. Bu arada kewell için ne söylesek az.. Bu kadar temiz bir son vuruş, yedekliği sorun etmemesi, müthiş bir profosyonellik.. Gitmesin bu adam.. Lütfen sezon sonu bitecek olan şu kontratı için birileri bişeyler yapsın !

1 yorum:

hadesperado dedi ki...

eline sağlık, ilk paragraftaki olayın aynısı ben de yaşadım, kmlerce uzakta da olsa...

keita'yı tek geçerim, aynen dediin gibi uzun zamandır böylesini izlememiştim, güçlü, atletik, atak ama bir o kadar da tekniğine hakim... bulunmaz hint kumaşı dedikleri bu olmalı... Alah nazardan saklasın kara jiletimizi...

Related Posts with Thumbnails

Kimsin Sen ?

 
Super Mario Jardel - Template By Blogger Clicks