Son çeyrek yüzyıla bakın türk futboluna arkasında büyük kariyeri olan nice teknik direktörün ismini göreceksiniz.. Del Bosque, Rijkaard, Schuster, Hiddink ve aklıma şu an gelmeyen bir çok büyük isim. Hepsinin ortak özellikleri vardı bu adamların kimi omzunda şampiyonlar ligi şampiyonu apoletini taşıyor, kimi ise çalıştırdığı takıma kısıtlı olanaklar ile yaşattığı başarılarla tanınıyordu ama Derwal istisanası dışında ne oldu elimize geçen koca bir sıfır. Onunda temellerini attığı futbol jenerasyonu çoktan veteran oldu.. Bütün bu adamlar ya biçare yöneticilerin elinde oyuncak oldu ya da hiçbir şey yapamayarak sözleşmelerine koydukları yüklü tazminat maddeleri ile kulüpleri soyup soğana çevirdi. Hangisi soydu, hangisi ne şekilde başarısız oldu, hangisi yönetimlerin oyuncağı oldu bunları tartışmaya gerek yok. Tartışılacak bir konu varsa o da kariyerli teknik direktörlerin türkiye sınırları içersinde başarılı olma ihtimallerinin kabataslak bir yüzde vermemiz gerekirse %10'dan bile az olmasıdır. Malesef bize bu tarz öğretmen tarzı adamlar gitmiyor dostlar.. O yüzden bundan sonra Jose Mourinho'yu atatürk hava limanında Gs kaşkolu ile görseniz dahi biraz gamlı baykuş olun..
Hemen birkaç sene önceye hatta 5-6 ay önceye gidelim ve galatasaray'a bakalım..Kulüp virane, kulüp yıkılmış, futbolcusunu satmak için avrupa maçına çıkartmayan bir yönetim tarafından semirilmiş kolu kanadı kırılmış bir Rijkaard. Hiçbir şey yapamıyor, sahada ne taktik ve ne de onun konuştuğu futbol dilinden anlayan birileri var, herkes kafasına göre bir şeyler yapıyoru, çünkü kimse ne oynadığını, ne yaptığını bilmiyor. Peki bütün suç "elimdeki kadro yetersiz" diye barım barım bağıran ; ama bu veryansını o zamanlar yönetimi hedef gösteriyor olarak gösterilen rijkaard'ta mıydı ? Guardiola'nın bile üstüne basa basa vurguladığı gibi takır takır işleyen taktiksel düzenin yaratıcısı olan hollandalı bu kadar kötü müydü ? Değildi,olamazdıda zaten.. HAtırlayın rijkaard ilk geldiğinde bu takım duran top atıyordu ! Duran toptan sayısız gol buluyordu acaba birkaç ayda şeytanlar mı karıştı bu takıma da o golleri bulan oyuncular duran top kullanmaktan bile aciz hale geldiler ?
Birinci sezonunun sonunda rijkaard bir futbol dergisine açıklamada bulunmuştu. "Türk futbolunda her şeyden biraz var ama hiçbir şey tam değil" demişti. İşte frank ve nice zaferleri sırtına yüklemiş teknik zekalar bunun kurbanı oluyor ülkemizde.. Bizim futbolcumuza bir şey öğretemezsiniz ey kariyerli hocalar ! Bilesiniz ki bu nato kafa nato mermer anlayış olduğu müddetçe teknik, taktik vs düzenler bizim futbolumuzda asla başarıya ulaşamayacaktır. Bizim futbolumuzun dinamikleri başka şeylerden ibarettir.. Bu hırs, motivasyon ya da farklı bir şey olabilir. Ancak bizim futbolcularımız taktikten anlamazlar. Bizim futbolcumuz 352, 442'den hiç anlamazlar, pas nedir bilmezler, şut çekmeyi öğretemezsiniz ve asla geliştiremezsiniz. Servet çetin'e evliyalar gelip "uzun pas atma" nasihatinde bulunsa yine o servet uzun pasları atacaktır, sabri sarıoğlu'na duran top kullanma dese kullanacaktır şu ülke sınırları içersinde 18 yaşında bıyığı terlememiş bir futbolcuyu geliştirebilecek bir adam yoktur türk futbolcusunun karakteristik özelliğidir bu elindeki ile yetiniz.. O yüzden türk futbolunun bu tarz teknik dehalardan yararlanacak bir yapısı yoktur. Bizim futbolcularımıza bu adamlar fazladır.
Eğer hagi giderse bu acı tecrübeler ışığında yerine gelecek adam kesinlikle teknik bilgisi ile bir şeyler yapmış bir teknik direktör olmamalıdır. En fazla kıymetini bilemediğimiz Lucescu, gerets ayarında hocalar olmalıdır veya ortalaması galatasaray ayarında olan bir takıma başarılar yaşatmış bir hoca. Türk futbolu budur, türk futbolcusu budur. Onun dilinden anlayabilecek, hizaya getirecek biri olmalıdır..Acı ama gerçek..
Not: Bu yazımı Hagi gitmeden önce bir forumda yazmıştım şu an çoktan Bülent Ünder yerine geldi bile. Türk futbolcusunun dilinden anlayıp anlamadığını zaman gösterecek. Ancak 4 senelik akılalmaz başarıların gizli kahramanı olan bir futbol adamının türk futbolcusuna yabancı olmadığı aşikardır. Adnan Polat'ın gidişiyle beraberde kendsine büyük bir şans doğmuştur, çünkü arkasında eğer gelecek sezon takımda kalırsa istediği işleri yapacak bir yönetimin olma ihtimali muhtemeldir. kendisini şu 8 maçlık süreçte ispat edip önümüzdeki sezonda kulübün kendisine emanet edilmesi en büyük temennimdir.